Güzel atlar diyarı Kapadokya, sanki bir masal ülkesi Kapadokya... O güzel doğa harikası, coğrafyası ile bizi büyüledi, dünyanın dört bir tarafında ünlenmiş olup akın akın gelmiş yabancı turistlerle biraz şaşırttı, turizmin bu kadar gelişmesine rağmen şımarmamış ve özünü kaybetmemiş yardımsever insanıyla bizi hayran bıraktı!

Kapadokya gezilecek yerler haritası ve gezi rehberi yazım burada.

Kızılırmak boyunca Avanos'a doğru

Hacıbektaş'ı geçip Gülşehir'den Avanos'a doğru Kızılırmak boyunca ilerlerken karşılaştık ilk Kapadokya'nın büyülü coğrafyasıyla. İçleri oyulmuş kızıl tepeler, ufak mağaracıklar. Etraftaki kızıl toprağın çokluğundan olsa gerek Avanos yolu boyunca sıra sıra tuğla fabrikaları, Avanos içinde ise çömlekçi atölyeleri doluydu.

Avanos'ta çömlek kebabı

Daha Avanos'a yaklaşmadan burada çömlek kebabı yemeli dedik. Uranos Sarıkaya restoranda dağın içine oyulmuş bir mağarada son derece ilginç bir ortamda kebabımızı yedik. Aslında otobüs otobüs turist gruplarla çalışan bir yer olmasına rağmen, bireysel olarak gelmiş olan bizi kabul etmede göstermiş oldukları profesyonellik bizi çok şaşırttı. Bizim gibi, biraz ilgili ancak tamamiyle sıradan iki turiste yöre insanının sıcaklığı, bu yöre insanının güzelliği olarak akıllarımızda yer etti.

Uranos restoranda yol yorgunu, lavaboda elimi yüzümü yıkarken bir başka şeyi fark ettim: Kapadokya'nın dünya çapındaki popülerliği. Lavaboda aynı fıkralardaki gibiydik: Hint, Singapurlu, Japon ve bir Türk bir araya gelmiştik. Ta oralara kadar gitmişti bu diyarın güzelliği...

Kapadokya konaklamamız

Avanos sonrası peri bacaları yanından ilerleyerek yine son dakikada rezerve ettiğimiz Göreme'de bulunan Göreme Inn Otel'e doğru yöneldik. Peri bacası manzaralı odamıza yerleştikten sonra Göreme'yi keşfetmeye koyulduk.

Göreme: her taraf peri bacası

Artık hemen hepsi mağara otele dönüştürülmüş olan kasaba içindeki peri bacaları arasında yürüdük. Peri bacaları ile iç içe geçmiş yaşantıyı, peri bacalarının kasabanın bir parçası olmuş Göreme'yi çok beğendik.

Kapadokya'da Göreme'deki peribacasında mağara oteller

Gün batımında Göreme'yi ve etrafı yüksekten görebileceğimiz Göreme'deki Aydın Kırağı'na çıktık ve nasıl bir masalsı coğrafyada olduğumuzu işte orada tam anlamıyla idrak ettik!!!

Uçhisar: tepeden Kapadokya manzarası

Akşam yemeği için Göreme'ye ve civardaki tüm Kapadokya'ya tepeden bakan Uçhisar'a gittik. Göreme'den farklı olarak burada turizmle uğraşmayan normal halk da yaşıyordu. Turistik kısımlar dağın yamacına kurulmuş ve çok güzel butik taş evlerden oluşan, elit bir bölge oluşmuştu.



Uçhisar'daki akşam yemeğimizde birçok yerde tavsiye edildiğini okuduğumuz Argos in Cappadocia oteldeki Seki restoranda yedik. Çok güzel bir ortamda yöresel lezzetlerden oluşan, şahane bir yemek yedik.

Kapadokya'da balon turu 

Ertesi gün erkenden kalktık. Bir Kapadokya klasiği olan balon turu yapmayı düşünmüyorduk ancak balonların peri bacaları üzerinde dolaşırkenki görüntüsünü kaçırmak istemiyorduk.

Yine Aydın Kırağı tepesine çıktık ve peri bacaları arasında dolaşan, yükselen, alçalan sıcak hava balonlarını izledik. Kapadokya'da balon etrafında dönen çok ciddi bir ekonomi oluşmuş. O saatte her şey balon endeksli yapılıyordu: servisler turistleri balonlara götürüp getiriyor, baloncu sıcak hava balonunu hazırlayıp uçuruyor, traktörcü pikapçı inen balonları yerlerine taşıyor...


Kapadokya'da gezilecek yerler

Üç güzeller peri bacaları

İlk durağımız Göreme ile Ürgüp arasında yer alan, hepimizin 50 YTL arkasındaki resimden de aşina olduğumuz "üç güzeller" olarak da bilinen "anne, baba, çocuk" peri bacalarıydı. Tüm Kapadokya bölgesinde binlerce şahane görüntüde peri bacası denilen taş oluşumları var. Bunlar arasında bazıları bir şeye benzetilmiş ve turistik birer seyir noktası oluşmuş. Tabii hayal gücü ile daha bunlar gibi binlerce benzetme yapılabilir ama buradaki peri bacalarının üstündeki düştü düşecek duran taşlar görülmeye değerdi.


Ürgüp

Yolumuza devam ettik Ürgüp'e gittik. Ürgüp yöredeki diğer yerleşimlere göre daha büyükçe bir kasaba ve işinde gücünde yerli halkın yaşadığı bir yer. Ürgüp içinde peri bacaları yok ancak yine bölgenin jeolojik yapısında, içi oyulmuş taşları, tepeleri var.


Ürgüp'ün turistik yerleri yine yüksekçe bir dağın yamacına kurulmuş ve taştan yapılmış evlerden oluşan hoş bir semt ortaya çıkmış. Bir zamanların efsane dizisi, şimdilerin turistik uğrak noktası Asmalı Konak ve Kapadokya ile ismi özdeşleşmiş Turasan Şarapları da bu bölgede.

Kapadokya'da Ürgüp'te bulunan Asmalı Konak

Ürgüp'ün taş sokaklarında yürüdük, ve tüm şehri ve karşıdaki dağa oyulmuş yamacı görebileceğimiz tepe bir noktaya çıktık. Turasan şaraplarına gittik, alışverişimizi yaptık ve yine bir inceliklikle karşılaşıp bize özel iki kişilik turla üretim tesisi ve mahzenlerinde gezdirildik.

Kapadokya'da Ürgüp'te Turasan'ın dağ içinde oyulmuş fabrikasının mahzeni

Mehmet Yaşin'in bahsettiği Muti Restoranı'nı bulduk. Öğle saatinde açık olmamalarına rağmen burada da bir hoşlukla karşılaştık ve kabul edildik, bizzat restoran müdürünün bize servis ettiği yöreye göre oldukça orijinal bir yemek yedik.

Sıra geldi peri bacalarının birer jeolojik oluşum oluşundan öteye içinde insanların da yaşamış olduğu, taşları oyup kiliseler kurduğu, peri bacalarına hayat kazandırdığı bölgeleri görmeye. Önce yöre sıcağından korunmak için Ürgüp'te "klimalı şapka" diye bizi çağıran şirin satıcıdan fötrlerimizi aldık ve kendimizi birer özgür kız ve özgür erkek olarak hissedip yola çıktık.


Dervent ve Aktepe bölgesi

Yolda Dervent ve Aktepe bölgesinde durup harika vadileri fotoğrafladık.


Bölgede işaretleme ve tabelalandırma eksikti ancak nerede park etmiş bir sürü turist otobüsü varsa orada görülesi bir şey vardır düşüncesiyle hareket ettik ve bir sonraki otobüslerin yanında park edip ünlü deve şeklindeki taşın da olduğu peribacalarını fotoğrafladık.


Zelve

Yoldan devam edip 1950'li yıllara kadar bilfiil kullanılmış olan Zelve yerleşim yerine vardık. Yüzyıllar önce bölgede Hristiyanlık bu yerleşim yerinde başlamış. Kiliseler, manastırlar yapılmış. Daha sonra burada bir Türk köyü olmuş ve yaşam 20. asrın ortalarına kadar peri bacaları içinde devam etmiş.




Paşabağı vadisi


Zelve sonrası hemen ilerisindeki, güzel mantarımsı şekilleriyle sanki bir Şirinler diyarı gibi duran Paşabağı vadisine geçtik.

Göreme Açık Hava Müzesi

Daha sonra Çavuşin Köyü üzerinden geçerek tekrar Göreme'ye döndük ve bölgenin en önemli noktalarından biri olan Göreme Açık Hava Müzesi'ni gezdik. Taşların içi oyularak yapılmış onlarca kilise, şapel arasında dolaştık.


Kızılçukur vadisinde gün batımı

Güneş batmadan Ortahisar yakınlarındaki bölgede gün batımınında en romantik yerlerden biri olan Kızılçukur Vadisi'ne (Pink / Rose Valley) gittik. Güzel bir noktaya kurulduk, yanımda sevdiceğim, elimizde şarap, etrafta kızıl toprakla müthiş bir manzara ile güneşi batırdık.




Uçhisar kalesi


Son günümüzde Uçhisar'a gidip tüm bölgeyi tepeden gören Uçhisar kalesine çıktık, etrafa şöyle bir baktık. UNESCO'nun dünya kültür mirası olarak belirlediği Kapadokya'ya bir de bu noktadan bir göz attık. Tüm Göreme Vadisi önümüzde, yanda bölge ile özdeşleşmiş güvercinlikler ve Güvercinlik Vadisi. Ta uzaklarda, uzaktan uzaktan bize bakan Erciyes Dağı.


Bizimle birlikte kaleye çıkmış olan Bulgar turistlerle tepedeki Türk bayrağı önünde resim çektirdik. Turizmin ne kadar önemli, birleştirici bir unsur olduğuna bir kez daha kanaat getirdik.

Son günümüzde rotamızda daha gidilecek bir sürü yer vardı. Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı şehirlerini görecek, Ihlara Vadisi'ni gezecek ve en son Tuz Gölü üzerinden eve dönecektik. Uçhisar'dan yola çıkmadan önce kirlenmiş ön camımızı çeşmeden doldurduğum su ile yıkamaya koyuldum. Birden, ak saçlı, yerli bir amca yaklaştı. Büyükşehirlerden alıştığımız tavırlarla her halde söylenecek diye düşündüm. Ver kızım ver deyip şişeyi elimden aldı, camı yıkadı. Nereye gittiğimizi sordu, bize kestirme yolları tarif etti. Dur ben size göstereyim dedi şaşkın bakışlarımızla arabımıza bindi ve birkaç sokak ilerideki yolu gösterip, yollarda çıkacak olan traktörlere dikkat edin diye ısmarlayıp arabadan indi. Güzel Kapadokya'nın jeolojik ve tarihsel güzelliği, bu amca gibi burada karşılaşmış olduğumuz iyi Anadolu insanıyla bizim kafamızda özdeşleşti. Bu iyi insanlar bu coğrafyadaki bir başka güzelliği: insan gibi insan olmayı hatırlattı!!!



Gezi Tarihi: Mayıs 2013