Güzel bir sonbahar gününde Sakarya'nın, Bolu'nun tarih kokan ilçelerini, mis gibi göllerini görmek istedik. Sonbaharın rengarenk boyadığı yollar boyunca ilerledik, kırmızı, kahverengi, altın sarısı yaprakları, ağaçları seyretmeye doyamadık.

Taraklı, Göynük, Çubuk, Sünnet Gölü gezi rotamız

Rotamızı belirlemiştik: önce Sakarya'nın sakin ilçesi Taraklı'ya gidecek, oradan Bolu'nun çok güzel korunmuş tarihi ilçesi Göynük'e geçecektik. Göynük'ün hemen yakınındaki Çubuk ve Sünnet gölünü de görecek, Abant gölü üzerinden turumuzu tamamlayacaktık.

Sabah erkenden yola çıktık. Sapanca'dan sonra otobandan çıktık ve Antalya yoluna saptık. Daha bu yolda ilerlerken ne kadar güzel bir doğanın ortasından gittiğimizi fark ettik. Yüksek yüksek kayalar ve kayaların aralarından açılmış yollar... Geyve'ye kadar ilerledik. Geyve'den rotamızın ilk durağı Taraklı'ya doğru yöneldik.
Dağların arasındaki ovalar ve vadiler boyunca kıvrıla kıvrıla giden bu yol şahaneydi. Yer yer meyve bahçeleri, yer yer ufacık bağları ile bölge adeta bir Toscana görünümündeydi. Sarı sarı ayvalar ağaçlardan taşmakta, rengarenk yapraklar tüm doğayı süslemekteydi...

Bu şahane manzaralarla, gayet de düzgün yollardan Taraklı'ya kadar geldik.

Taraklı

Taze cittaslow, yani sakin şehir, seçilen Tarklı güzel ve şirin bir belde görünümündeydi.
Orada geçirmiş olduğumuz birkaç saatte adeta zaman durdu, inanılmaz bir huzur kapladı içimi. Etrafta güzel bir sessizlik hakim, herşey gerçekten biraz daha sakin...

Taraklı'da güzel korunmuş veya restore edilmiş eski evleri ve konakları arasında dolaştık.
Minik çarşısında gezindik, mütevazi satıcılarından alışveriş yaptık. Pek çok turistik yere göre çok daha ucuz fiyata bir sürü şey aldık. Bir de park bulduk, biraz soluklandıktan sonra bir sonraki durağımız Göynük'e doğru yola koyulduk.

Göynük

Göynük, Taraklı'dan çok daha büyükçene, neredeyse tamamı restore edilmiş eski evlerden oluşan, taşların yamacına kurulmuş, çok güzel, tarihi bir kasaba. İlçenin mimarisine öylesine özen gösterilmiş ki, tarihi evler arasındaki beton evler de genel mimariye uyum sağlamış, tamamen bir bütünlük sağlanmış, gözü rahatsız eden pek bir şeye yer verilmemiş.

Göynük'te nerede ne yenir?

Göynük'te önce karnımızı doyurduk. Keşli, cevizli erişte ve mantı, güveçte yaprak sarması gibi lezzetli, yöresel yemekler ile Lalezar Restoran'da bir güzel doyduktan sonra enerji topladık ve şehrin en tepesinde bir kayanın üzerine inşa edilmiş olan Zafer Kulesi'ne doğru yöneldik.
Göynük Lalezar restoranda yediğimiz keşli, cevizli erişte Göynük Lalezar restoranda yediğimiz güveçte yaprak sarması
Kurtuluş Savaşı'ndaki zaferlere anıt olarak inşa edilmiş olan Zafer Kulesi'nden tarihi şehre bir göz attık.
Çarşısına indik, köylü satıcılar arasında dolaştık.
Odun ateşinde pişmiş sıcacık kestanelerimizi de aldıktan sonra Göynük yakınlarındaki Çubuk Gölü'ne doğru yola koyulduk.

Çubuk Gölü'ne nasıl gidilir?

Göynük çıkışındaki yollar daha önceki yollara nazaran biraz bozulmuştu. Çıkıştan kısa bir süre sonra Çubuk Gölü 6 km tabelalarını gördük ve ana yoldan saptık. Yer yer ceviz hasadı yapan köylüler, yer yerse tavuk çiftliklerinin yanından geçip yolun sonundaki Çubuk Gölü'ne ulaştık.

Çubuk Gölü

Çubuk Gölü'nde yel değirmenleri manzarası
Çubuk Gölü, dağların arasında oluşmuş, minik, şirin bir krater gölü. Gölün etrafındaki en güzel süsü bir dizi film için yapılıp daha sonra orada bırakılmış olan yel değirmenleri.
Etrafta sonbaharın hakim renkleri, güzel şirin bir göl ve rengarenk yel değirmenleri ile fotoğraf severlere çok güzel manzaralar sunuyor Çubuk Gölü. Ayrıca minik göl etrafından giden bir yolu da var. Bu yol boyunca yürünebilir, bisikletle dolaşılabilir, gölün tadı daha bir çıkarılabilir.

Sünnet Gölü

Sünnet Gölü'ne nasıl gidilir?

Çubuk gölünden Göynük'ten gelen ana yola dönüp Sünnet Gölü'ne doğru yolumuza devam ettik. Sünnet Gölü 4 km tabelalarını görüp yoldan saptık. Taşların arasından, daracık bir yoldan göle doğru ilerledik.

Sünnet Gölü'nde nerede kalınır?

Kısa bir yolculuk sonrası göl kenarındaki Mudurnu Doğal Yaşam Oteli'nin koca tavuk heykeli karşıladı bizi. Sünnet Gölü'ne ulaşmıştık.


Sünnet Gölü, Çubuk Gölü'unden biraz daha büyük, ormanların ortasında bir göl. Gölün kıyısından değil ama biraz yukarısından giden bir yol ile göl etrafından yürünebilir, ormanların mis gibi havasında ciğerlere Bayram ettirilebilir.
Akşamın da yaklaşmasıyla Bolu'da dağların ortasındaki bu yerde hava iyice soğudu. Kalın kalın giyinip göl kenarındaki düzlük alana yöneldik. Alanın hakimleri serbestçe dolaşan onlarca tavşandı. Oğluşum tavşanlarla doyasıya oynadı, biz de sonbaharın huzurlu manzarasının tadını çıkardık.

Dönüş Abant Gölü üzerinden

Hava kararmaya başladı, bizim de rotamızı tamamlama zamanımız geldi. Yer yer yol çalışmaları ile iyice bozulmuş, dağlardan tepelerden giden yollardan Abant Gölü'ne yöneldik. Zaman zaman dağların içindeki ormanlardan önümüze fırlayan tilkiler, sansarlar gördük. Biraz zorlu bir yolculuk sonrası akşam yemeği yiyeceğimiz, daha önce birçok defa gelmiş olduğumuz, Abant Gölü kıyısındaki Kır Gazinosu'na ulaştık.


Bolu'da olduğumuzu bize lezzetli yemekleri ile sonuna dek hissettiren çoban ve saç kavurmalarımızı, köftelerimizi yedik, göl kenarındaki bu güzel mekanın tadını çıkardık.
Yemek sonrası Abant Gölü'nün etrafını araba ile bir turladık. Göl kenarında düzenlemeler yapıldığını duymuştuk, gerçekten de yollar derlenmiş toparlanmış, orman kenarlarına yer yer setler çekilmiş, kaldırımlar, araba yolları düzenlenmişti. Abant Gölü'nü Bolu'ya bağlayan yol bile düzeltilmiş, kaymak gibi olmuştu.

Çok keyifli ve uzun bir gün sonrası rotamızı tamamladık. Sonbaharın tadını yine Sakarya ve Bolu civarlarında çıkardık. Tekrar görüşmek üzere deyip güzel doğaya veda ettik...
Gezi Tarihi: Ekim 2013