Herkesin Bodrum'u farklıdır
Bodrum'un benim kalbimdeki yeri ayrıdır; denizi güzeldir, havası güzeldir, ortamı güzeldir. Aslında herkesin Bodrum'u da farklıdır, herkesin hayallerini farklı yönü cezbeder. Gezen Anne olarak beni denizinin güzelliği, koyları, nispeten daha sakin muhitleri, cıstak cıstak gece hayatı değil ama akşam sahil yürüyüşü yaparkenki hareketliliği, kısaca Bodrum'da olma düşüncesi cezbediyor. Hani eskilerin Bodrum'u derler ya, işte o ruh, o hava...Tatil sezonunun ortasında gidildiğinde bazen kalabalıktan çok da hissedilemeyen o Bodrum ruhunu hissedebilmek adına biz Nisan ortasında ucuz uçak bileti bulup günübirlik Bodrum'a gittik, sakin hallerinin tadını çıkarttık, o mevsimde bile çok da sakin olmamasına şaşırdık, Bodrum'un keyfine vardık...
Bodrum havaalanından Bodrum merkeze ulaşım, yol ne kadar sürüyor?
Erken saatlerde uçağımız Bodrum havaalanına indi. Hemen havaalanının önünde bekleyen Havaş'ın en ön koltuğuna kurulduk ve önce çam ormanları, sonra Bodrum koyları arasından giden yaklaşık kırk beş dakikalık bir yolculuk sonrası Bodrum merkezde, otogardaki son durakta indik. (Dönüşte de Muttaş ile döndük, her iki firma arasında fiyat farkı yok.)Sabah sabah Bodrum sokakları
Biz İstanbul'dan kalktık geldik, Bodrum daha yeni yeni uyanıyordu. Doğrudan limana doğru yürüdük. Bir sürü tekne ve yatın bulunduğu limanda, kıpırtısız denizin sunduğu manzaralar nefisti...Çarşı içinden yürüdük, Kumbahçe plajına ulaştık. Bir tarafta Bodrum Kalesi, karşıda çarşaf gibi masmavi Bodrum denizi, güzel bir kumsal... Bu yılki gibi Bodrum'da bile havaların geç ısındığı bir döneme rastgelmesek hiç kimse tutamazdı beni o denize girmemek için...
Bodrum merkezde nerede kahvaltı yapsak?
Leman Kültür
Plaj sonundaki Leman Kültür'e oturduk, Bodrum kalesi manzaralı güzel bir kahvaltı ettik. Bahar güneşi de bizi ısıttıkça, MFÖ'nün meşhur "biraz deniz, biraz güneş" şarkısını söylemeden duramadık...Kahvaltı sonrası, Bodrum süngeri, deniz yıldızları süslü güzel dükkanlara bakına bakına ünlü Halikarnas diskosunun yanından geçtik ve hemen üst sokaktaki Zeki Müren'in evini bulduk.
Zeki Müren Sanat Müzesi
Bodrum'un bugünkü marka değerine ulaşmasında eminim çok büyük katkıları olmuş, bir zamanlar Bodrum deyince hep akla gelmiş olan Zeki Müren, ölümünden sonra tüm servetini Mehmetçik Vakfı ve Türk Eğitim Vakfı'na bırakmış ve evi de Zeki Müren Sanat Müzesi olarak restore edilmiş.Zeki Müzesi Giriş Ücreti
Zeki Müren evi giriş ücreti 5 TL (2017 yılı). Müzekart geçerli.
Kulaklarda Zeki Müren nameleri eşliğinde, sanat güneşinin evinde, eşyaları ve giysileri arasında bulunmak tüyler ürperticiydi. Gayet sade olan ev, tüketici odaklı günümüz ünlü ve starların büyük dersler çıkartacağı türdendi...Bodrum Çarşısı
Müze sonrası tekrar Bodrum sokaklarına attık kendimizi. Az önce tamamen uyuyan Bodrum çarşısı uyanmış, hareketlenmişti. Dükkanlarda Bodrum sandaletleri, süs eşyaları, hediyelikler; bir de pek çok turistik yerde olduğu gibi taklit marka ürünler... Bodrum'un meşhur sebzeli döneri şişe takılmış pişmekte, müşterilerini beklemekte...Bodrum pazarı
Bodrum pazarı o gün yoktu ama otogarın arkasındaki pazar yerinde organik pazar kurulduğunu öğrendik, Bodrum otları buluruz hayali ile gidip ziyaret ettik ama çok da bir şey bulamadık.Bodrumda yöresel yemek nerede yenir?
Kısmet lokantası
Hazır otogara kadar gelmişiz minibüse atlayıp Kısmet lokantasına gidelim dedik. Kısmet Lokantası, Bodrum'a has yöresel yemeklerin yiyebileceğiniz en güzel ve en ünlü yerlerden. Ünlü olmalarına rağmen, yıllardır her gidişimizde çizgilerinden ve kalitelerinden hiç ödün vermediklerinden görürüz hep. Birkaç dakika sonra öğle saatinde neredeyse tüm masaları dolmuş olan Kısmet lokantasında oturmuş Bodrum yöresel lezzetlerini tadıyorduk. Şevketi bostan, lokum pilavı; sarı ot, kaz ayağı, hardal otu, cibes gibi Ege otlarıyla bir güzel doyduk.Bodrum'un marina kısmı Güney Fransa'daki Cannes gibi
Tekrar merkeze döndük, bu sefer marina tarafına doğru yürüdük. Bitez Dondurmacısı'ndan dondurmamızı aldık, yiye yiye gezindik. Bodrum kalesi solumuzda, denizde sıra sıra yatlar... Restoranları ile, Cafe ve barları ile Bodrum'un daha elit yerleriydi buralar. Marinanın ucundaki açık hava alışveriş merkezine kadar gittik. Dünyaca ünlü markalar arasından geçtik. Bodrum'un bu kısmında yürürken sanki güney Fransa'da Cannes'da yürüyormuşuz gibi hissettik. Güzelim Bodrum varken oralara kadar tatil için gitmeye hiç de gerek yok diye düşündük...Kıyı boyunca yürürken bir de mini bir konsere denk geldik. Şarkı çalıp söylüyor, dinleyenlerden bazıları da dans ediyordu. Ambiyans zaten şahane, yatlar, Bodrum kalesi, denizden hoş bir esinti; sanki bir film sahnesindeydik gibi...
Meğerse Bodrum'u ziyaret ettiğimiz gün Dünya Sanat Günü'ymüş. Biz farkında olmadan, gezimizi planlarken böylesi bir nokta atışı yapmışız. Küçük çapta da olsa konserler, çocuk etkinlikleri, mini atölyeler keyifliydi...
Yolumuza devam ettik, balıkçının önünden geçerken Bodrum denizlerinden çıkmış olan derya kuzularına şöyle bir göz attık. Adliye camisine doğru ilerlerken bu sefer de meydandaki birikmiş kalabalık ve kulağa gelen folklor nağmeleri dikkatimizi çekti.
İkinci bir nokta atışı daha yapmıştık, Bodrum'a gelmiş olduğumuz 15 Nisan günü aynı zamanda turizm sezonunun başlangıç günüymüş. Yeni sezon da çocukların folklor gösterileri, bazı otellerin yemek dağıtımları ile kutlanıyordu. Çok güzel bir organizasyondu, önümüzdeki yıllarda daha bir duyurulup daha büyük çaplı bir festival haline getirilse ne harika olurdu...
Etkinlik, etkinlik dolaşırken yorulduk, limana karşı Bodrum denizciler derneğinde oturduk bir şeyler içtik, soluklandık, hemen yandaki Bodrum kalesi içindeki Sualtı arkeoloji müzesini dolaşmak için güç topladık...
Bodrum Kalesi Sualtı Arkeoloji Müzesi
Bodrum Kalesi giriş ücreti
Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'ne bizler, yine müze kartlarımızla, ayrı bir ücret ödemeden girdik. Müzekartı olmayanlar için giriş ücreti 30 TL (2017 yılı). (Müzekart nasıl alınır ile ilgili yazım)Çok iyi korunmuş olan Bodrum Kalesine adım atar atmaz bambaşka bir dünyada bulduk kendimizi. Kimi bir batığın üzerinde, kimi bir İngiliz kulesinde şövalye masasında...
Batıklardan çıkarılmış amforalar, paralar, camlar; kaleyi tarih içinde kullananların bıraktığı izler görülmeye değer. Hele bir de bu geziye kaleden Bodrum'a doğru nefis manzaralar eklendi mi, kendinizi kale surlarında dolaşan bir prenses gibi hissetmemeniz işten değil...
Bodrum'dan ne alınır? Bodrum süngeri
Kaleden çıktık, sahil boyunca dizili satıcılardan hem kendimize hem de çocuklara süngerlerimizi aldık. Bu doğal süngerin hası meğerse daha koyu renkli olanlarıymış. Bebek mağazalarında satılan açık sarı doğal süngerler daha albenili olmaları için ağırtılıyormuş. Alacağımız süngerin içinde taş olmamasına dikkat etmek yeterli, sonra yıllarca kullanılabiliyormuş.Bodrum'a veda
Turunç çiçeklerinin mis kokuları burnumuzda akşam uçağımız öncesi son durağımız Kaptanın Yeri'nde oturduk. Yan masalarda eski Bodrumlular, dünden bugününe Bodrum anılarını anlatıyorlardı, kulak misafiri olduk, selamlaştık. Yedik içtik, güzel bir Bodrum gününü, güzel bir şekilde noktaladık...Gezi Tarihi: Nisan 2015