Anadolu'nun farklı bir köşesinin günübirlik gidip keşfetme serimizde bu sefer rotamızı en güneye, Hatay'a doğru yönelttik. Uçak biletimizi aylar öncesinden çok uygun fiyata aldık ve Hatay'da gezilecek yerler ve nerede ne yenir konusunda araştırmaya başladık. Uçuş günümüz geldiğinde, sabah ilk uçuşla gidip, son uçuşla dönmek üzere yola koyulduk.
Hatay havalimanından Antakya ve İskendurun'a Ulaşım
Birkaç yıl önce inşa edilmiş olan Hatay havaalanı, küçük ama oldukça modern görüntüde. Anlaşılan geçen yıllarda yaşanmış olan su baskını olayları da geride kalmış gayet iyi durumdaydı. Anadolu'daki pek çok havaalanında olduğu gibi yine binanın neredeyse dibine uçağımız yanaştı ve yürüyerek birkaç adım ilerideki havaalanına gittik.Hatay havaalanından Antakya ve İskendurun'a uçak saatleri ile entegre Havaş seferleri var. Yani havaalanından şehir merkezlerine ulaşım sıkıntısız. Ancak biz, şehir merkezi dışında, Hatay çevresini de keşfetmek istediğimizden havaalanı içindeki Enterprise araba kiralamadan arabamızı kiraladık. Araba kiralarken telefon öperatörümüzün indirim kampanyası vardı, ondan da faydalandık.
Nerede geleneksel Hatay kahvaltısı yapsak? Karaca Kahvaltı Evi
Hatay yemekleri kadar kahvaltıları da birer şölen. Nerede kahvaltı yapsak arayışımız sonucu, şehir merkezinin biraz dışında, otogarın biraz arkasında Karaca kahvaltı evine gittik. Yemyeşil bir doğanın ortasında, horoz sesleri eşliğinde, var olan bir sürü kulübe evden birine girdik. Sıcacık yanan bir soba, yerde sedirler, yer sofrası, sanki Hatay'da bir köy evine geldik.Bir de sofra donattıkça donatılmaz mı, kırık zeytinler, Hatay'a özgü peynirler, zahterler, katıklılar, gözlemeler hepsine bayıldık... Kahvaltı sonrası Hatay usulü çay bardağında Türk kahvelerimizi de içtik, artık full enerjili olarak Hatay'ı keşfetmeye hazırdık...
Hatay Gezilecek Yerler
Hatay Yeni Arkeoloji Müzesi
Hatay'ı gezmeye tarihinden başlayalım dedik ve ilk durak olarak şehir merkezinin biraz dışındaki Hatay Arkeoloji Müzesi'ne gittik. Şehir merkezindeki müze buraya taşınmış ve üç ay evvel açılmış. Geniş geniş, ferah ferah olan müzede geçmişten günümüze Hatay'dan geçmiş medeniyetler ve eserleri sergileniyor.Hatay'da Müze Kart alınabilecek tek nokta olduğundan müze girişinde Müze Kart'ımızı aldık ve çiçeği burnunda müzeyi gezmeye koyulduk. Meğer Akdeniz'in en doğusundaki bu topraklar nasıl da her zaman popüler olmuş, buralardan birçok medeniyetler geçmiş. Gaziantep'teki Zeugma müzesindeki kadar olmasa da mozaik koleksiyonuna da sahip müzeyi oldukça başarılı bulduk ve birçok yeni şey öğrendik...
Çok kültürlülüğün simgesi Hatay
St Pierre Kilisesi
Hatay'ın güzelliklerinin bana göre en özeli, hoşgörüsü. Bu topraklarda Hristiyanlar, Müslümanlar, Museviler yan yana yaşıyor; Türk'ü, Arap'ı, Ermeni'si iç içe gayet güzel geçiniyor. Aynı sokakta hem kilise, hem cami, hem de bir sinagog görmek mümkün. Bu çok kültürlülüğün izleri de pek çok yerde karşınıza çıkıyor. Hatay'daki bir sonraki durağımız, tarihte Hristiyanlığın ilk kiliselerinden biri olarak geçen, bir dağ yamacındaki St Pierre kilisesi idi.St Pierre kilisesi, şehrin kenarında, dağın içindeki bir mağara aslında. Girişi de ücretli. Tarihi önemi ortada ama yine de insanda bu muymuş hissi uyandıran bu yer için giriş ücreti ödememek için önceden Müze Kart edinmekte fayda var.
Kilise otoparkına arabamızı park eder etmez minik rehberler, etrafımızı sardı. Abla biliyor musun bu kiliseye açılan tüneller de var gibisinden anlatmaya başladılar, ne yaptılar ettiler bizden bahşişlerini kaptılar, bir de kuş bakışı Antakya'nın görülebildiği bu noktada hep beraber hatıra fotoğrafı çektirdik...
Antakya şehir merkezi
Uzun Çarşı
Hatay'a ve merkez ilçesi Antakya'ya ısınma girişlerinden sonra sıra geldi en merkeze, hayatın aktığı sokaklara. Hatay'da modern alışveriş caddeleri olduğu gibi bir de geleneksel ürünlerden giysilere birçok şeyin satıldığı, gerçekten upuzun Uzun Çarşı'sı var. Uzun Çarşı'nın hemen kenarındaki Anadolu'da yapılan ilk cami olarak bilinen Habib-i Neccar Cami'nin yanından geçip çarşıya girdik.Uzun Çarşı'da kasapta kebabını hazırlat, fırında pişirt
Eminönü dükkanlarını anımsatan dükkanlar arasından üstü kapalı çarşı boyunca yürüdük. Yer yer yöresel peynirler, lezzetler satan şarküteriler, kadayıfçılar, yer yer kasaplar ve fırınlar sıralı idi çarşı boyunca. Sonunda, Anadolu'da hakim olan kasapta kebabını hazırlat, fırında pişirt geleneğini görebileceğimiz bir yere gelmiştik. Çarşı içinde Vedat Milor'un da pek beğendiği Pöç kasabını bulduk ve kendimizi lezzet şölenine bıraktık.Antakya'da tepsi kebabı nerede yenir? Pöç Kasabı
Hatay'da ne yenir?
Hatay mutfağının en ünlü iki kebabını, tepsi kebabı ve kağıt kebabı söyledik. Usta hızlıca satırla malzemeleri kıymaya yedirdi, kıymayı tepsi ve kağıda serdi. Tepsi kebabının üzerine salçalı sos da konulduktan sonra kebaplarımız karşıdaki fırına pişmeye gitti. Birkaç dakika sonra nefis kebaplarımız pişmiş olarak önümüzdeydi. Kağıt kebabını biraz daha beğendiğimiz kebapların her ikisi de çok lezzetliydi...Hatay'da künefe nerede yenir? Çınaraltı Künefe Yusuf Usta'nın Yeri
Kebabımızı yedik sıra geldi künefeye. Hatay'ın en popüler yöresel lezzeti künefe adım başı karşınıza çıkıyor ama biz buralara kadar gelmişken en özelini yemek istedik ve Uzun Çarşı içindeki Yusuf Usta'yı bulduk. Uzun Çarşı'ya açılan minik bir meydan ve meydanda ulu bir çınar gölgesinde oturup, itina ile köz ateşinde pişirilmiş olan künefemizi yedik. Sırf bu künefe için bile buralara gelmeye değer dedik...Antakya sokakları ve Asi Nehri
Uzun Çarşı'dan çıktık Antakya sokaklarını keşfe koyulduk. Baharın müjdeleyicisi, dağlardan toplanan kekikleri, zahterleri satan seyyar satıcıların yanından geçerken dayanamadık, buraların kokusunu, zahteri evimize götürmek üzere bir poşet aldık.Ters nehir Asi
Antakya şehir merkezinden geçen Asi nehrinin kıyısına gittik. Alçak Amik Ovası'ndan, yüksek Samandağ yönüne doğru aktığı için halk arasında ters nehir olarak bilinen Asi nehri, bahar sularını toplamış şehrin göbeğinden kıvrıla kıvrıla akıyordu. Arkamızda Habib-i Neccar Dağı, yanımızda Asi, karşımızda köprü; bulunduğumuz noktadan bakınca Habib-i Neccar Dağı eteklerine kurulmuş konumuyla, nehir kıyısındaki çarşısı, taş köprüsü ile tarihi resimlerdeki Antakya canlandı gözümde...Antakya'nın arka sokakları
Tarihi Ulu Cami yanından geçip ara sokaklara daldık. Bir anda, taş döşeli daracık sokaklarda, taş evler arasında bulduk kendimizi. Sokakların bazıları kolumuzu uzatsak değecek genişlikteydi, şahane bir atmosferdeydi. Hem de burası turistik olsun diye elden geçirilmiş bir yer değil, bilfiil insanların yaşadıkları yerlerdi, cıvıl cıvıl, hayat dolu...Bu güzel sokakları da gördükten sonra, "senin popüler turistik bir Avrupa şehrinden neyin eksik Hatay" dedik! Hoş, şirin sokaklar, şehrin ortasından geçen bir nehir, zengin bir mutfak, birçok dinin barındığı bir kültür...
Bu düşünceler ile kendimizi Katolik Kilisesi'nin bulunduğu köşede bulduk. Kurtuluş caddesi üzerindeki bu nokta öylesine ilginçtir ki bir tarafta Katolik Kilisesi, kilisenin hemen önünde Sarımiye Camisi ve yolun hemen karşısında Antakya Havrası vardı. Kilise, cami, havra yan yana; işte kardeşlik böyle bir şey...
Affan Kahvesi
Eh, Antakya sokaklarında dolaşırken biraz yorulduk, şöyle bir yorgunluk kahvesi içmenin tam sırası. Antakya'nın yine ilginç uğrak noktalarından Affan Kahvesi yolun hemen karşısında, Havra'nın yanındaydı. İlginç tarihi görüntüsü ile dikkat çeken Affan Kahvesi'nde çay bardağında Türk kahvesi içip yine Hatay'a özgü bir tatlı olan Haytalı yiyerek yorgunluk attık. Ön tarafı İnci kırathanesi, arka tarafı bahçeli, tarihten kopmuş gelmiş gibi gözüken bu mekanda biraz soluklandık...Hatay'da merkez dışında görülecek yerler
Hatay'a günübirlik gelmiş, ancak il merkezi Antakya dışında da burada görülmesi gereken yerleri keşfetmek istemiştik. Bunun için, kiraladığımız arabamıza atladık ve rotamızı Akdeniz'e, Hatay'ın Samandağ ilçesine yönelttik.Titus - Vespasianus Tüneli ve kaya mezarları
Samandağ ilçesinin deniz kıyısındaki Çevlik köyünde bulunan Titus kanalı ve tüneli tamamen el yapımı devasa bir yer. Bir dere ağzında bulunan iç limanın sel sularının getirdiği alüvyonlar ile dolmaya başlaması üzerine, İmparator Vespasianus MS 69 yılında, derenin yönünü değiştirmek için bir tünel yapılmasını emretmiş. Sonuç olarak 7 metre yüksekliğinde, 6 metre eninde; 130 metresi kapalı, toplamda 1380 m olan tünel yapılmış ve insan gücüyle derenin yönü değiştirilmiş. Ürdün'deki Petra antik kentini anımsatan Anadolu topraklarında böylesi bir yeri ziyaret etmekten çok keyif aldık. (Tünel dışında antik kentte, kalker kayaların oyulması ile yapılmış kaya mezarları da bulunmakta. Girişin ücretli olduğu Titus'ta Müze Kart geçerli.)Musa Ağacı
Anadolu'da dolaşmadığımız anıt ağaç kalmayacak esprileri ile bir sonraki durağımız Samandağ ilçesine 6 km uzaklıktaki Hıdırbey köyündeki Musa Ağacı'na doğru yola koyulduk. Devasa bir çınar ağacı olan Musa Ağacı hakkında halk arasında söylenen bir efsane de var. Buna göre Hz Hızır ve Hz Musa, Musa Ağacı'nın bulunduğu yere gelirler ve çok susamış olan Hz Musa elindeki bastonu saplayıp, yandaki dereye su içmeye gider. Döndüğünde, bastonun yeşerip bir çınar fidesi haline geldiğini görür. Bilim adamlarına göre 1000 - 1200 yıllık olan ağaç, kronolojik olarak bu hikayeyi suya düşürmektedir ama hikaye dilden dile anlatılmaya devam etmekte...Musa Ağacı çevresi ve dere kenarı çok güzel düzenlenmiş. Geniş zamanda gelip burada en az yarım gün geçirip huzur bulunacak güzellikte.
Vakıflı Köyü
Türkiye'nin tek Ermeni köyü olma özelliğindeki Vakıflı Köyü, Samandağ ilçesine 4 km uzaklıkta. Musa Ağacı'na giden yol da Vakıflı köyünden geçmekte. Restore edilmiş taş kilisesi ile, taş binalı köy kahvesi ile güzel bir köy. Organik tarımın da yapıldığı Vakıflı köyünde hem köylülerle sohbet edip, hem de köy kooperatifindeki kadınların yaptığı organik reçellerden defne sabunu ve yağına birçok üründen alışveriş yapmak için iyi bir durak.Harbiye
Tarihi adıyla Defne olan Harbiye, Antakya şehir merkezine 7 km uzaklıkta. Defne bitkisi ve koza ipekçiliği ile ünlenmiş olan bölge, şelaleleri ve yeşillikleri ile yöre halkının mesire yeri ve güzel bir turistik destinasyon. Bizim bu seferki Hatay gezimizde Harbiye'ye vaktimiz yetmedi, bir başka Hatay gezisinde görünecekler listemizde.Antakya'da akşam da alışveriş caddeleri cıvıl cıvıl
Hatay'ın merkezi, Hatay'ın çevresi, bir güne birçok şey sığdırdık, dolu dolu bir Hatay gezisi yaptık. Hatay'daki son saatlerimizi ünlü alışveriş caddelerinde ve Asi nehri yanındaki parklarda geçirdik. Havanın karardığı saatlerde dolaştığımız her yer cıvıl cıvıldı. Sanki İstanbul'da İstiklal caddesinde dolaşıyormuşuz gibi hissettik. Zaten Antakya'nın tamamı minik bir İstanbul gibi geldi bana, çok kültürlülüğü, tarihi sokakları, Uzun Çarşı'sı, cıvıl cıvıl gençleri...Asi nehrinin kıyısına gittik, ışıklandırılmış köprüyü seyrettik, parkta yürüyüş yapanlar arasında dolaştık. İstanbul'da hala soğuklarla boğuştuğumuz o günlerde Hatay'da insanlar ılıman havada gece yürüyüşlerine çıkabiliyordu, tam imrenmelik...
Hatay yemekleri nerede yenir? Sveyka restaurant
Hatay'ın merkezi ve çevresini bir güzel dolaştıktan sonra sıra geldi buradaki son yemeğe. Kurtuluş caddesinde, birkaç tarihi Hatay evinin elden geçirilmesiyle açılan Sveyka restorana oturduk. Yöresel yemeklerden, mezelere, kireçte kabak tatlısına güzel bir yemekle Hatay'a veda ettik, bir başka sefere buluşmak üzere dedik.Gezi Tarihi: Mart 2015