Her sene Nisan - Mayıs aylarında Hidiv Kasrını ziyaret ederiz. Mis gibi çiçeklerin yanında, boğaza nazır bişerler yer içer, bol bol resim çeker, yürüyüş yolunda da tam bir tur yürürürüz. Bu sene de sabah havanın iyi olduğunu görüp kahvaltı sonrası Kasra gittik. Ortalık her sene baharda olduğu gibi rengarenkti. Sarısı, beyazı, kırmızısı değişik değişik bir sürü lale çeşidi süslemişti tüm çayırları. Anne şunu da koklaycağım, bunu da koklaycağım diye diye oğlumla çiçekleri kokladık.
Çocukla Hıdiv Kasrı
Bir ara gözümüz çocuk parkına ilişti o noktadan sonra gözümüz çiçek böcek görmedi istikamet doğrudan park oldu. Biraz parkta vakit geçirdikten sonra karnımız acıktı. Gidip kasırda bişeyler yiyelim dedik ama tam açık büfe kahvaltının bitiş öğle yemeğine hazırlanış saatine rastlamıştık. Dolayısıyla bir çorba dahi bulamadık. Öğle yemeği de açık büfe şeklinde olduğu için biraz beklememiz gerekti. Portakal suyu ile biraz idare ettik.Hidiv Kasrı Açık Büfe Yemek
Yemekler gelince çorbasıydı, pilavıydı, köftesiydi gayet başarılıydı ama oğluşumun canı pek bişey istemedi. Hepsinden azar azar bişey yedi, bir süre sonra da uyudu. Biz de oğlum kasrın bir köşesinde dinlendirici müzikler eşliğinde mışıl mışıl uyurken yemeğimizi yeme fırsatı bulduk. Kasır içindeki ortam harikaydı. Yemekler ise beş yıldızlı güney otellerinin açık büfeleri ayarındaydı. Açık büfeden hoşlananlar için gayet iyiydi ancak bizim gibi az olsun tadı ve lezzeti de dört dörtlük olsun diyorsanız alakart olması daha iyi olurdu.Yemek esnasında güçlü bir sağnak başladı dışarıda. Uzun uzun bekledik geçmesini ama yağmurun dinmediğini görünce oğlum uyandığında bir başka baharda görüşmek üzere deyip çıktık Hidiv Kasrı'ndan.
Gezi Tarihi: Nisan 2012
İlgili Yazılarım: