Rüzgarlı bir Pazar Büyükada'ya gitmeye karar verdik. Bostancı'daki motorlara atladık haydi İstanbul'un yanı başındaki en büyük adaya...
Büyükada sokakları
Büyükada her zamanki kalabalıklığındaydı. Yerli yabancı bir sürü turist vardı. Bostancı'daki rüzgardan burda eser yoktu. Fayton kuyruğunun uzayıp gittiğini görünce tabana kuvvet düştük yollara. Oğluş az biraz yürüyünce yoruldu ve önce kucağa sonra da arabasına geçti. Bir süre sonra da arabasında uyudu. Etrafta ağaçlar, yeni yeni açmaya başlamış çiçekler, güzel köşkler... Sık sık geçen faytonlar ile çocuk arabası ile yürümekte biraz zorlansak da keyifli bir yürüyüş sonrası Aya Yorgi yokuşunun başına ulaştık.Aya Yorgi Yokuşu
Yokuş başına geldiğimizde karar anıydı bu yokuş çocuk arabasıyla çıkılacak mı çıklımayacak mı :) Hadi bakalıım deyip başladık tırmanmaya. Oğluş arabada uyumakta, babası arabasını itmekte bana da durumu resimlemek kısmı düştü... Çıktık çıktık ilk çeşmenin yanına vardık daha 500m diyordu. Biraz daha sabır... Devam ettik ikinci çeşmede yüzümüzü yıkadık, yüzümü silemeden babası gelene kadar ben başladım itmeye arabayı meğerse bu araba hiç de itilecek gibi değilmiş. Yüzümü silememiş görüntüm beni o halde görenlerin içini parçaladı :) Terden uğraşa uğraşa yüzümden terler damladığını zannedip yok mu güçlü birisi diye acıdılar bana:) Babamız yetişti de son bir hamleyle ulaştırdı bizi tepeye.Aya Yorgi'de Yücetepe Lokantası
Tepede Yücetepe Lokantasına oturduk içkilerimizi aldık ki elimize oğluş uyandı. Uykusunu almış neşesi yerinde "park nerde" diye söylenmeye başladı. Güzel vakit geçirdik Yücetepe Lokantasında. Kociş ve oğluş uzun yemek sırasına rağmen sabredip yiyeceklerimizi getirdiler. Güzel ve huzurlu bir ortamda çok güzel bir yemek yedik. Herkes yokuşu çıkmadığı için burası daha sakindi. Manzara ise müthişti. Mekanın bahçesinde çiçeklerle, taşlarla, kediyle oğlum güzel vakit geçirdi, arada da köfte ve patateslerini yedi. Biz de yorgunluk atıp biraz kafa dinleme fırsatı bulabildik. Yani Yücetepe için bile Büyükada'ya gidilir...Dönüşte iniş çıkışa göre çok daha kolaydı. Tavşanları araya araya oğlumla yürüyerek yolu yarıladık sonrasında da arabamızda rampayı tamamladık. Dönüşü faytonla yapacağımızı daha çıkmadan kararlaştırmıştık. Hem de kaldırılması düşünülen faytonlara belki son bir kez binmiş olduk.
Büyükada'da Fayton Turu
Oğlum faytondan korkar mı acaba diye düşünüyorduk, hiç korkmadı. Sakin sakin oturdu faytonda. At biraz hızlanınca "at yavaaş" diye bağırdı sadece. Güzel güzel iskeleye döndük. Dönüşte yine motora atlayıp denizi izleye izleye Bostancı'ya yarım saatte geri döndük. Pazar günü Büyükada çok kalablıktı ama yine de güzel bir gündü. Biraz yorgunluk, tatlı bir huzur, güzel ve farklı bir gün geçirmenin mutluluğu kaldı geriye...Gezi Tarihi: Nisan 2012
İlgili Yazılarım: