Bir tarafta Göksu deresi, diğer tarafta Yaşilçay deresi; arada da upuzun Karadeniz sahili. Sırtını yeşil ormanlara yaslamış Ağva bu doğa harikasının ortasında. Yeşil ile mavinin iç içe karıştığı bir coğrafyada size huzur dolu saatler sunmakta...

Günlerden 23 Nisan, güzel bir bahar günü, herkes tatilin tadını çıkaracak nerelere gitsek arayışında. Biz de sabah törenimiz yaptık, bayraklarımızı salladık sonra düştük Ağva yollarına...

Ağva nerede, nasıl gidilir?

Ağva, İstanbul'un Anadolu yakasına iki - iki buçuk saat uzaklıkta. Kilometre olarak çok gözükmese de özellikle Şile sonrası ormanın içinden giden bol virajlı yollar sebebiyle yolculuk biraz uzun sürmekte. Evet virajı bol ama öylesine güzel ki o orman yolu, her taraf yemyeşil; ulu ağaçlar yolların üstünü kaplamış, yeşil tüneller oluşmuş... Yol kenarlarında otlayan inekleri, yolu ağır ağır geçmeye çalışan kaplumbağaları izleye izleye Ağva'ya ulaştık.

Ağva'da Göksu ve Yeşilçay dereleri

Ağva'nın batı kenarından Göksu deresi, doğu kenarından ise Yeşilçay deresi geçmekte. Dere dediysem cılız akan bir su düşünülmesin, her ikisi de nehir debisinde. Yalnız Göksu'nun denize döküldüğü yer zaman zaman çakıllarla kapanmakta, denizden dereye her zaman ulaşılamamaktaymış. Yeşilçay ise Göksu'ya göre daha büyük; Karadeniz'e döküldüğü yerde Ağva limanını da barındıran, motor tekneleri ile denizden derenin çok ilerilerine kadar ulaşılabilen bir dere...

Ağva'da turistik tesisler ve oteller daha çok Göksu deresi kenarında yoğunlaşmış. Derenin her iki tarafı otel, tesis ve evler tarafından kaplanmış. Dere boyunca araba ile yanından geçilebilecek veya yürünebilecek bir yol yok. Derenin tadını çıkarmak isteyenler için en iyi alternatif dere boyunca dizili tesislerin birinde oturmak veya tesislerden deniz bisikleti veya tekne kiralamak...

Ağva'da yemek

Bu sefer Göksu deresinin kıyısındaki Paradise Otel'in restoranında bir şeyler yeyip vakit geçirmeye karar verdik. Arabamızı derenin bir kenarına park ettik, karşı taraftaki otele ulaşmak için teleferiğe bindik. Göksu deresinin nefis manzaraları eşliğinde dere üstünden geçtik ve otele ulaştık. 23 Nisan tatili olmasının da etkisiyle olsa gerek otel oldukça doluydu. Otelde kalmak üzere veya bizim gibi sadece restoranını kullanmak üzere müşterilerin biri gidiyor, biri geliyordu.

Paradise otelin dere kıyısındaki arazisi oldukça genişti ama yerlerin çoğu konaklama yeri ve havuz olarak kullanılmıştı, şöyle dolaşılacak çok geniş yerleri yoktu. Ancak dere kıyısında keyifle oturulabilecek masalar konulmuş, kıyı boyunca yürünebilecek ufak bir yürüyüş yolu bile yapılmıştı...

Dere kenarındaki bir masaya oturduk. Dere boyunca geçen tekneleri, deniz bisikletlerini izleye izleye o güzel doğanın tadını çıkarttık.
Yemeklerimizi söyledik. Aslında bu güzel Karadeniz kasabasına kadar gelmişken Karadeniz balığı yemek istemiştik ancak menüde balık olarak sadece levrek ve çipura olunca balık yerine menüdeki diğer yemeklerden sipariş ettik.

Yemekten sonra tekrar teleferikle karşı kıyıya geçip Ağva merkeze doğru gittik.

Ağva'da gezilecek yerler

Ağva merkez, Göksu ile Yeşilçay'ın denize döküldüğü yer arasında. Sahil merkezin dibinde, merkezden on adım sonrası kumsal yakınlığında.

Ufak tefek balık restoranları ve çay bahçeleri Yeşilçay kıyısında dizili. Tatil de olduğundan hiçbirinin müşterisi eksik değil. Ancak dereler, denizler ve ormanlarla çevrili böylesi bir doğa harikasında insan daha bir fazlasını bekliyor. Göksu kıyısını görmeyip, Ağva'nın sadece merkez kısmını ziyaret eden birçok günübirlik ziyaretçide "bu muymuş" hissi uyandıran belde, kitlelerin beğenisini kazanacak projeler geliştirmeli. Çünkü nehirleriyle, deniziyle, doğası ile Ağva özellikle bahar aylarında gerçekten bir cennet...

Ağva merkezde önce Yeşilçay'ın denize döküldüğü yerin bekçiliğini yapan deniz fenerine doğru yürüdük. Denizin berraklığına, dalgasızlığına hayran kaldık. Uçsuz bucaksız Karadeniz'e, Ağva'nın altın kumlu sahillerine doğru bol bol fotoğraf çektik.
Sonra Ağva'nın minik çarşısında dolaştık. Balıkçılara şöyle bir baktık. Balıkçı kasabası olan Ağva'nın balık tezgahlarında sadece çipura, levrek ve istavrit vardı...

Ağva'da Yeşilçay üzerinde tekne turu

Yeşilçay boyunca dizili olan motorların yanına gittik. Sekiz kişilik olan motorların kişi başı bilet kesme yöntemi ile değil de tamamını kiralama şeklinde çalıştığını öğrendik. Dere kenarında biraz oturup bekledik, şansımıza bizim gibi bir aile geldi de beraber paylaşarak motoru kiraladık.
Yeşilçay ağzında bekleyen motorlar iki rotada geziyormuş. Ya deniz boyunca koylar dolaşılabiliyormuş, ya da Yeşilçay boyunca gidilebiliyormuş. Göksu'nun ağzı motor geçişine müsait olmadığından oraya gidilemiyormuş.

Biz de Yeşilçay boyunca bir gezinti yapalım dedik. Yaklaşık kırk dakika süren tekne yolculuğu boyunca nehrin ta derinliklerine doğru gittik. Yeşilçay boyunca hiçbir turistik tesis yoktu. Bir zamanlar var olan birkaç tanesi bakımsız ve terk edilmiş görünüyordu. Önce Ağva'lıların yaptığı yıkık dökük iskelelerin yanından geçtik; sonra yerleşim bitti, cennet doğa ile baş başa kaldık.
İnanılmaz huzur dolu manzaralar seyrettik. Bazen nehir kenarında avının peşinde olan balıkçıl bir kuş gördük, bazen nehrin içine düştü düşecek duran eski bir ağaç. Ağva'da keyifli bir gün geçirdik. "Bir İstanbul Masalı" dizisi ile yıldızı parlayan beldenin güzelliklerine doyamadık...

Gezi Tarihi: Nisan 2014