Bozburun sahilindeki tekneler, Marmaris Muğla
Baharda Marmaris koylarına gidilir mi? Elbette gidilir; bahar, yaz, sonbahar, kış; müthiş güzellikteki lacivert koyların tadı her mevsim çıkartılır. İnsanın içini okşayan, sonsuz huzur veren bu yerlerin tek bir mevsime sıkıştırılmaya çalışılması sizce de yazık değil mi? Biz, güneşli bir ilkbahar gününde batı yakasındaki Marmaris koyları olan Hisarönü, Orhaniye, Selimiye, Bozburun ve Söğütgünübirlik tek tek gezdik...
bir bahar günü Marmaris koylarında dolaşırken

Dalaman havaalanından araba kiraladık, haydi Marmaris koylarına!

Yine önceden, çok ucuz fiyata Pegasus'tan aldığımız ucuz uçak biletlerimizle bu sefer rotamızı Marmaris'e çevirdik. Sabah erkenden Dalaman havaalanına uçup Pegasus'un anlaşmalı olduğu araba kiralama şirketinden arabamızı kiraladık ve Marmaris'e doğru yola koyulduk. Şansımıza güneşli bir güne de denk geldik, Marmaris koylarının tadını çıkartmak için her şey tamamdı.
Kızkumu sahili ve berrak denizi, Orhaniye Marmaris

Dalaman havaalanı Marmaris arası ne kadar sürüyor?

Dalaman havaalanı Marmaris arası araba yolculuğu yaklaşık bir saat sürüyor. Yol boyunca gördüğümüz manzaralar yaz aylarından oldukça farklıydı. Evet Marmaris'in yeşil ormanları, harika doğası her zamanki güzellikteydi ama yol boyunca sıralı mekanların hemen hepsi kapalı, terk edilmiş görüntüdeydi. Bir tek, yol boyunca sıralı portakal, nar satıcıları buraların turistik yerler olduğunu hatırlatıyordu.


Yol kenarındaki tesisler kapalıydı ama ben önceden dersime iyi çalışmış nerede yemek yiyeceğimizi, bu mevsimde açık olup olmadıklarını araştırıp öğrenmiş, hatta bazılarını arayıp teyit etmiştim. Sonuç olarak bizim için yaz kış gitmişiz bir şey fark etmedi, yazın gittiğimizde yemek yiyeceğimiz yerler bu mevsim de açıktı. Demek ki dedik, belli kalitedeki yerler için turistik yerlerde bile yaz kış fark etmiyor, her mevsim müşteri bulunabiliyor.

Marmaris'te nerede kahvaltı etsek?

Mavi Pide, Marmaris - Datça Yolu

İlk durağımız Marmaris Datça yolundaki Mavi Pide idi. Mavi Pide'nin pidelerini yaz sonunda gittiğimiz Akyaka tatilimizde gelip tatmış ve lezzetine bayılmıştık. Bu sefer de bir anlamda İstanbul'dan kalkmış, Mavi Pide'ye kahvaltıya gelmiştik :). Daha saat dokuz olmamışken Mavi Pide'de dere kenarına oturmuş közlenmiş patlıcanlı, kuşbaşılı ve otlu peynirli pidelerimizi sipariş etmiştik.
ünlü ve lezzetli pideleri için uğradığımız Mavi Pide'de dere kenarında, Marmaris Datça yolu Muğla
İlkbahar güneşinin hafiften kendini hissettirdiği güzel ortamda, yazın cılız cılız akarken bu mevsimde gümbür gümbür akan dere kenarında oturmak, derede yüzen ördekleri izlemek çok keyifliydi. Daha sakin zamanda gitmenin başka güzelliği, yazın koşuşturup duran garsonlarla da iki çift laf edebildik, yerel yaşantı hakkında tüyolar aldık, onların gözünden buraları dinledik...
en iyi yol üstü restoanlardan seçilen Mavi Pide'nin közlenmiş patlıcalı, kuşbaşılı, kaşarlı pidesi, Marmaris Datça yolu Muğla
Pideler geldi. Bir kez daha teyit edildi, Mavi Pide'nin pideleri benim şimdiye dek yediğim en iyi pideler, ağızda eriyen nefis lezzette. Çayımızı yudumladık, pidelerimizi yedik ve Marmaris koylarına doğru yöneldik.

Hisarönü

Kıvrıla kıvrıla Marmaris yarımadasının batı kıyısı boyunca giderken ilk önce Hisarönü sahili çıktı karşımıza. Kimselerin olmadığı bir plaj ve en ufak bir dalga olmayan bir deniz. Hava biraz daha sıcak olsa cumburlop atlanabilecek güzellikteydi deniz...
Hisarönü sahili ve dalgasız denizi, Marmaris Muğla

Orhaniye - Kızkumu plajı

Bir sonraki koy Orhaniye ve Kızkumu plajıydı. Kızkumu, deniz içinde birikmiş olan kızıl kumların denizde sığ bir yol oluşturması ve bu yol üzerinde yürüyen insanların sanki denizin ortasında suyun üzerinde yürüyorlarmış gibi gözüktükleri ilginç bir yer. Yaz sonunda oğlumla beraber biz de denizin ortasına kadar yürümüştük ama bu mevsimde çam ağaçları arasındaki güzel koya, sakin denizine şöyle bir bakmakla yetindik...
Kızkumu'ndaki kızıl kumu serpiştirirken, Orhaniye köyü Marmaris

Turgutköy'den Selimiye'ye doğru

Kıyı boyunca koy koy dolaşmaya devam ettik. Yolda bize eşlik eden lacivert denizin müthiş manzaralarına dayanamadık, sık sık durup fotoğraf çektik. Çayırların papatyalar ile kaplandığı, oğlakların, kuzuların dolaştığı Turgutköy kenarından geçip Selimiye'ye ulaştık.
papatyaların yeni yeni açtığı bahar günlerinde lacivert Marmaris denizi ve koyları
Turgut köyünde çayırlarda meleşen oğlaklar, Marmaris

Popüler Selimiye baharda özüne dönmüş

Selimiye'ye ulaştığımızda sakin bir Ege köyü ile karşılaştık. Yaz günlerinin popüler köyü özüne dönmüş, tek tük yaz hazırlığı yapan birkaç işletme dışında tamamen yerli halkına kalmıştı. Yazın, tekne kalabalığından denizi görememekten şikayet edilen limanda, sadece birkaç tekne demir atmış, tüm koy bizim için kapatılmış gibiydi...
Selimiye limanındaki yaz günlere göre nispeten az olan yatlar ve tekneler, Marmaris

Selimiye Sardunya restoran baharda da açık

Sardunya Restoran'da denize karşı oturduk. Yumuşacık kalamarlar (sanırım şimdiye dek yemiş olduklarımın en iyisi), harika ahtapotlar yiyerek; tepemizde güneş, karşımızda deniz yazı yad ettik.

Yemek sonrası sahil boyunca biraz yürüdük. Yol boyunca birçok yerde dağlardan gelen sular minik dereler oluşturmuş denize akıyordu. Deniz ise dibi taşlık da olduğundan tertemiz, billur gibiydi...
Sardunya restorandan deniz manzarası, Selimiye köyü Marmaris

Selimiye'den Bozburun'a doğru

Arabamıza atlayıp Bozburun'a doğru giderken Selimiye'yi yukarıdan gören tepede yine fotoğraf molası verdik. Etrafı dağlar ile çevrili, buradan bakınca sanki bir göl gibi gözüken Selimiye koyunun karşımdaki lacivert görüntüsü, hafızamın en özel yerine yerleşiverdi, uzun süre aklımdan çıkamadı...
etrafını sarmış dağlar ile adeta bir gölmüş gibi gözüken lacivert denizli Selimiye koyu, Marmaris

Boz dağlar ile çevrili Bozburun

Yer yer çiçek açmış bademlerin yanından geçip boz dağlar ile çevrelenmiş olan Bozburun'a ulaştık. Bozburun, görmüş olduğumuz diğer yerlere göre daha büyük olmasının farkıyla olsa gerek, daha bir canlıydı. Turistler olmasa da yerli halkı sokaklarını doldurmuş, dükkanlarının çoğu açık, daha fazla bir şeyler yenilebilecek yer hizmet veriyordu. Selimiye'de sık sık gördüğümüz kapı önlerinde, ufak kahvelerde vakit öldüren erkekler burada koca kahveyi doldurmuş, sokağa taşmıştı...
marketi, camisi, dükkanları ve hudut kapısıyla Bozburun sahili, Marmaris
Bozburun'un şirin sahilinde, tek tük demir atmış birkaç tekne arasında yürüdük. Daha önceki gelişimizde adım başı tekne ve her teknede güzel bir sofra kurmuş denizcileri hatırladık, bu denli sakin olmasına şaşırdık. Deniz hududunun yanındaki jandarmanın karakolunun konumuna, deniz üzerindeki çardaktaki denize nazır mesaisine gıpta ettik. Buranın tadını en güzel, banklara oturup bahar güneşinin tadını çıkartan yaşlı Ege'li teyze çıkartıyor diye düşündüm...


minik adalar ve yarımadalar ile kaplı Bozburun açıkları ve güzel denizi, Marmaris

Bozburun'dan Söğüt'e doğru

Minik adalar ve yarımadalar arasında tüm güzelliğini sergileyen lacivert deniz kıyısından yolumuza devam ettik. Sık sık, Bozburun ile özdeşleşmiş gulet inşa eden tersaneler çıktı karşımıza. Ahşapları cilalanmış, müthiş güzellikte birer derya yavrusuydu her bir tekne...
Bozburun'da gulet inşa eden tersanelerden biri, Marmaris

Marmaris'in en ucu: Söğüt

İçeriye doğru saptık, arı kovanları dizilmiş badem bahçeleri yanından devam edip, Marmaris yarımadasının en ucundaki yerleşim olan Söğüt Köyü'nü bulduk.
Marmaris yarımadasının en uzak noktası olan Söğüt köyü sahili
Köy, deniz kıyısında değil, içeride yüksekçe bir yere kurulmuştu. Söğüt Köyü'nün Cumhuriyet mahallesinde, birçok balık restoranının sıralandığı sahiline doğru yöneldik. Yine müthiş güzellikteki Ege manzaraları eşliğinde diki inip sahilde, son yemek molamızı vereceğimiz Deniz Kızı restoranını bulduk.
Söğüt köyü Cumhuriyet mahallesi sahili, Marmaris

Söğüt'te nerede yemek yenir?

Bu gezimizde yemek yiyeceğimiz yerleri belirlerken, Vedat Milor'un notlarına bakmamıştım ama daha sonra fark ettim ki Milor da bu kadar ünlü olmadan önce aynı rotayı yapmış ve aynı yerlerde yemek yemiş. Yani tercihlerim ünlü gurmelerin de tercihi olan yerler. Biz ve bizim gibi lezzet tutkunlarının çok beğendiği Deniz Kızı restorandaki yemek, gezimizi taçlandırdı. Yumuşacık ahtapotlar, bütün kalamarlar, tazecik barbunlar ve sıcacık, misafirperver bir servis...
ahtapotları ile ün salmış Söğüt restoranlarından Deniz Kızı, Marmaris

Marmaris yarımadasının içine doğru: Bayır köyü

Gün batımının yaklaştığı saatlerde biraz bozukçana yollardan yarımadanın içine doğru girdik. Çok ilginç kaya oluşumları ve yarık vadiler arasında gözüken deniz manzaraları ile ilerleyip Bayır Köyü'nü bulduk. Köyün meydanında tam 1880 yıllık olan çınar ağacını görünce bir kez daha doğaya, doğanın mucizelerine hayran kaldım. 1880 yıl ne demek, bizim tüm ömrümüz bu çınardaki cılız bir daldan ibaret...

İnanışa göre Bayır köyündeki çınarın etrafında bir tur atanlar, mutlu ve uzun bir ömür yaşıyorlarmış. Eh, inanışa uyayım dedim, etrafında bir dönüverdim ulu ağacın. Sonra da dallarının gölgesine kurulmuş olan köy kahvesine oturduk, köylülerin sattığı yerli bademlerden alıp çay yanında atıştırdık.
1880 yıllık doğu çınarı önünde, Bayır köyü Marmaris
Çaylar içildi, güneş batırıldı, ilkbahar serinliği kendini hafiften hissettirdi; ancak evimizden çok uzaktaki bu dağ köyündeki huzur bizi öylesine sardı, sarmaladı ki bir türlü ayrılamadık. Biraz, geç saatlere kadar dışarıda oturulduğu yaz özlemi, biraz da köy ortamının dinginliği, adeta zaman durdu...

Bayır köyünden İçmeler'e

Ay ışığının aydınlattığı, çam ormanları arasından giden yoldan kıvrıla kıvrıla gidip önce İçmeler'e sonra da Marmaris'e ulaştık. Marmaris'te durduk, güzel düzenlenmiş sahilinde biraz yürüdük. Sonra da yolcu yoluna gerek deyip dönüş uçağı için yola koyulduk.

Yolda, başımızı kaldırdık, tüm Samanyolu bize eşlik ediyormuş meğer, büyük şehirlerde hiç görmediğimiz parlaklıkta ve çok... Yıldızlara baktık ve bu manzarayı görmek için bile şehirden uzaklaşmaya değer dedik, bir başka gezimizde görüşmek üzere diye yıldızlara selam gönderdik...

Gezi Tarihi: Mart 2015