Rahmi Koç müzesi nerede? Rahmi Koç müzesi hakkında bilgi
Haliç kıyısında Hasköy'de kurulu olan Rahmi Koç Müzesi deniz kıyısında geniş bir alana kurulmuş. Türkiye'nin ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine ışık tutan müzede dolaşırken kimi daha önce binmiş olduğunuz arabanızı gördüğünüzde nostalji yaşıyor, kimi çok değil birkaç yıl öncesinde kullandığınız bilgisayarınızı gördüğünüzde teknolojinin ne kadar hızlı ilerlediğine şaşırıyor, bazen de sanayi devrimi ile kullanılmaya başlanan araçları gördüğünüzde kendinizi zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissediyorsunuz.Güneşli bir İstanbul sabahında bir farklılık yapalım müzeye gidelim dedik. Sabah erkenden müzeye ulaştık, geniş otoparkına arabamızı park ettik. Anneanne ve bebişi kıyıya demir atmış olan Fenerbahçe vapurunun cafesine bıraktık, müze biletlerimizi almak üzere girişe doğru yöneldik.
Rahmi M. Koç müzesi giriş ücretleri
Rahmi M. Koç Müzesi özel bir müze olmasına rağmen giriş ücretleri gayet makul. Bizce İstanbul'daki pek çok tema parktan daha eğlendirici ve kesinlikle daha bilgilendirici olan müze, tema parkların giriş ücretleri ile kıyaslandığında neredeyse bedava. Anlaşılan müzede hiçbir kar amacı güdülmüyor, halka hizmet olsun gözüyle bakılıyordu. Hatta müzedeki cafelerde bile satılanlar çok makul, hemen hemen market fiyatlarınaydı... (bilet fiyatları için: Rahmi Koç Müzesi rehberi)Giriş biletlerimizi aldık. Planetaryum ve denizaltı için ekstra bilet almamız gerekiyormuş onları da aldık, belirli saatlerdeki seansları için rezervasyonlarımızı yaptırdık. Bilet işlemlerimizi tamamladıktan sonra hemen müzeyi keşfe koyulduk.
Antika arabalar, mekanik motorlar, beyaz eşyalar
İlk dikkatimizi çeken araba koleksiyonunun olduğu bölümdü. Antika arabalar, yakın zamanlara kadar sokaklarda gördüğümüz Anadol, Tofaş gibi arabalar, renkli renkli lüks arabalar hepsini teker teker inceledik, bol bol resim çektik...Sonra farklı motor türlerinin sergilendiği bölüme geçtik. Burada, mekanik meraklıları için görülebilecek birçok şey vardı, ancak oğlum için bu bölümün güzelliği, var olan onlarca demo düğmeleriydi. Oğlum bol bol düğmelere bastı; kimi bir traktör motorunu çalıştırdı, kimi bir araba motorunun çalışmasını gördü, kimi bir düğmeye basıp petrol rafinerisinin çalışmasını izledi...
Ondan sonraki bölüm oğluşum için daha da eğlenceliydi, evde kullanılan bulaşık makinesi, fırın çamaşır makinesi gibi beyaz eşyalarının çalışmasının gözlemlenebileceği saydam makinalar konulmuştu ve yine düğmelere basarak çalışırken iç kısımlarında hareketli parçalar izlenebiliyordu. Tabii tüm düğmeler yine tek tek basıldı, sabırla hepsinin çalışması izlendi...
Sonra, çok değil birkaç yıl önce bizlerin kullanmış olduğumuz bilgisayarların yanına geçtik. Tablet çağında doğmuş olan bizim minikler için oradaki tüm bilgisayarlar birer antikaydı. Bizler için ise teknolojinin ne kadar hızlı ilerlediğinin canlı göstergesi...
Bilgisayarların hemen yanındaki ışıklı yer küresinin yanına geçtik. Dünyamız, güneş sistemi ve galaksimiz hakkındaki resimleri inceledik.
Rahmi M. Koç Müzesi Keşif Küresi
Derken, planetaryumdaki gösterim için saatimiz gelmişti. Yolun karşısındaki Lengerhane binasına geçtik ve bahçesindeki planetaryumu bulduk. Rahmi M. Koç müzesi Keşif küresi diye adlandırılmış olan planetaryumda (gökevi) koltuklarımıza yerleştik ve aya yerleşmiş bir kolonide yaşayan çocuk ve dedesi gözünden dünyamız hakkında bilgiler edindik. Dinozorlar, gök taşları, volkanlar, dünya ve uzay hakkındaki film yeni bilgiler keşfetmeye aç beş yaşındaki oğlumun çok hoşuna gitti. Keşif küresinin geniş tavanına yansıtılan filmi izlerken bir ara oğlum bana eğildi ve "anne ne kadar eğlenceli değil mi, çok eğleniyorum" dedi. Bir anne baba daha ne isteyebilir ki...Lengerhane binasında maket trenler, uçaklar...
Keşif Küresi sonrası müzenin ikinci sınıf tarihi eser kapsamındaki güzel Lengerhane (çıpa ve zincir binası) binasının içindeki koleksiyonları gezmeye koyulduk. Matbaalar, kameralar, maket tren, uçak ve gemiler, planörler, buharlı makineler koleksiyonları arasında dolaşırken müzenin ne kadar zengin ve kapsamlı olduğunu daha bir idrak ettik. Bu kadar çok koleksiyonun bir araya getirilebilmiş olmasına hayran kaldık...Tabii Lengerhane binasının katları arasında bir koleksiyondan diğerine dolaşırken oğlumun en büyük eğlencesi yine düğmeler oldu. Kimi bir düğmeye bastı maket tren setini çalıştırdı, kimi bir buharlı makinenin çalışmasını izledi...
Lengerhane sonrası yine yolun karşısına geçip bu sefer açık alandaki uçaklar, itfaiye kamyonları, otobüsler, arabalar arasında dolaştık.
Rahmi Koç müzesi ziyaretçilerine atlıkarınca bedava!
Baktık köşede atlı karınca var. Görevliye sorduk atlıkarınca da alınan bilete dahilmiş, oğlum hemen yerini seçti, oturdu. Başka da çocuk yoktu, oğluma özel atlıkarınca çalıştırıldı. Tabii bizim minik çok eğlendi, bayıldı...Açık alandaki hem küçük uçağa hem de müzenin ortasındaki kocaman uçağa bindik. Uçaklardaki pilot kabinine kadar gidip, eski zamanlardaki teknolojilere bir göz attık...
Denizaltı ortamını da deneyimledik
Denizaltı ziyaret saati gelince, denizaltıya çocukları almadıklarından biz oğlumla bebişin yanına Fenerbahçe gemisine gittik. Baba ve dede de daracık bir denizaltında dolaşmanın ilginçliğini tecrübe ettiler...Haliç kıyısındaki Fenerbahçe vapurunun manzarası harika!
Güzel havalarda, Fenerbahçe gemisinin içindeki cafenin açık kısmındaki masalarında oturmak için bile müzeye gitmeye değer. Haliç'e karşı mis gibi bir deniz havası alınabiliyor, gelip geçen tekneler izlenip karşıda Süleymaniye Cami, Unkapanı köprüsü, nefis manzaralara seyre dalınabiliyor...Çocuklar Renkli Matematik Dünyası katına bayıldı!
Biraz soluklanıp enerji depoladıktan sonra çocuklar için en eğlenceli kısım Renkli Matematik Dünyası katına geçtik. Bu katta her şeye dokunmak, deney yapmak serbest. Tabii söylemeye gerek yok, her çocuk gibi oğlum bir sürü kurcalanacak şeyle dolu bu eğlenceli kata bayıldı.Küpleri yan yan dizerek Mimar Sinan'ın köprülerinden inşa etti, ekrana uzaklaşıp yaklaşarak ekranda grafikler çizdi, bir çarkın çevrilmesiyle tüm çarkların nasıl döndüğünü gördü, babasıyla birlikte dev bir sabun köpüğünün içine girdi ve daha bir çokları. Oğlumu Renkli Matematik Dünyası katından zor ayırdık, çeşitli atölyeler de yapılan bu katta çocukların bilimle iç içe eğlenmesi için bile Rahmi Koç Müzesi'ne gelinmeli diye düşündük.
Rahmi Koç müzesi tersane binası
Müzenin tersane binası kısmını keşfetmeye devam ettik. İlk başta sadece Lengerhane binasından oluşan müze, o binaya sığamayınca tersane binasına doğru genişletilmiş. Osmanlı Deniz Hatları Şirketinin (Şirket-i Hayriye) tersanesi olan bu kısımdaki binalar aslına uygun olarak restore edilmiş ve burada da birçok eser sergilenmeye başlanmış.Biz antika arabalar arasında dolaştık, eski yarış arabalarına göz attık. Zeytin yağı fabrikasının nasıl çalıştığını inceledik, tersanedeki balıkçı teknesine çıktık. Atla giden tramvaylara şaşırdık, modern ilk tramvaylarda Kadıköy-Moda hattında vatmanlık yaptık.
Söylemeye gerek yok hepimiz harika bir gün geçirdik. Tabii tek bir günde sergilenen bir sürü koleksiyona sadece yüzeysel bakma fırsatımız oldu. Buraya belki onlarca sefer gelinmeli ki var olan binlerce eser tam olarak sindirilebilsin. Rahmi M. Koç Müzesi kesinlikle İstanbul'daki gizli hazine, yediden yetmişe tüm kişilerin zevk alacağı birçok eser ile dolu bu hazine muhakkak herkes tarafından gidip keşfedilmeli...
Rahmi M. Koç Müzesi nerede, giriş ücreti ne kadar, nasıl gidilir ile ilgili ayrıntı rehber bilgisi yazımda:
Rahmi M. Koç Müzesi Rehberi (nerede, bilet fiyatları, saatler vb)
Gezi Tarihi: Ekim 2014