Cumalıkızık'a nasıl gidilir?
Cumalıkızık köyü, Bursa merkeze yaklaşık 12 km. Bursa içinden gelen Ankara Yolu caddesinden Cumalıkızık caddesine sapıp Uludağ eteklerinden giden, yeşillikler içindeki düzgün yoldan kısa bir süre ilerledikten sonra köye ulaştık.Daha köy girişinde Arap turistleri bindiren tur otobüslerini gördüğümüzde köyün artık ne kadar popüler olduğunu anladık. Yolundan otoparkçısına, evine birçok yatırım yapılmış ve şimdi bu yatırımın meyveleri toplanıyordu. Arabamızı köy okulunun bahçesindeki otoparka bıraktık, köyün girişindeki çınaraltı meydanına doğru yöneldik.
Cumalıkızık köy meydanı
Çınar altında ve etrafındaki güzel evlerin önünde köylü satıcılar tezgahlarını açmışlar; domatesten, böğürtlene, ekmeğe, tarhanaya birçok şey satıyorlardı. Uludağ eteklerine gelmişiz, orman meyvelerinden yemeden olur mu? Böğürtlenler ve frambuazlar şahaneydi...Aslında köy meydanındaki çınarın bir çay bahçesi olarak kullanılmıyor olması beni şaşırttı. Anadolu'da nereye gitsek böylesi bir meydanlık yerdeki çınarlar hep insanların bir araya geldiği, sohbet edip çayını içtiği yerler olmuştur. Ancak daha sonra Cumalıkızık evleri arasında dolaştığımda anlayacağım üzere köy genelinde Osmanlı mahremiyeti hakimdi. Sokaktan geçerken sadece güzel evlerin ön yüzü görülebiliyor. Evlerin yaşam alanları ve bahçeleri dışarıdan görülmüyor, yüksek duvarlar arkasında...
Cumalıkızık sokakları
Köyün daha turistik bölümü meydana çıkan iki sokaktan ibaret. Sokaklar boyunca dizili hemen her bir ev tarihten günümüze ulaşmış, ancak buna rağmen bakımsız ve harap değil. Restorasyonu gayet güzel yapılmış, boyanmış derlenip toplanmış. Şimdi de turizme açılmış. Hemen her ev, kahvaltı ve gözleme evine dönüşmüş. Köylüler turistleri kendi evlerinde, dışarıdan görülmeyen bahçelerinde ağırlıyor, bundan geçimini sağlıyor...Meydana çıkan iki sokaktan birinden çıktık, diğerinden indik. Bakına bakına rengarenk evler arasında dolaştık. Etrafta Arap ve yerli turistler çoğunlukta, tek tük de Avrupalı ve Japon turist geziniyordu. Herkes hayran hayran evlere bakıyor, güzel evlerin, taş sokaların resimlerini çekiyordu.
Taş kaplı sokakların ortasında ufak bir kanal ve yer yer bir su akıyordu. Meğerse bu su Uludağ sırtlarından geliyor, mevsimine göre artıp azalıyormuş.
Cumalıkızık ismi nereden geliyor?
Köye ismini verdiren caminin önünden geçtik. Osmanlı zamanında Uludağ sırtlarında kızık adı verilen birçok köy varmış. Dereye yakınına Derekızık, fidye verenine Fidyekızık, Cuma namazı kılınana da Cumalıkızık denilmiş...Cumalıkızık kahvaltı
Cumalıkızık güzel köy ortamı ve köy kahvaltısı ile ünlü olunca her köşede kahvaltı yapılabilecek birçok yer ile karşılaşılabiliyor. Bizler de, köy sokaklarında dolaşırken nerede oturup bir şeyler yesek diye bakındık. Daha önceden güzel bir yer olduğunu okuduğumuz Mavi Boncuk'ta oturmaya karar verdik ve nerede olduğunu sorduk. Köyün turistik kısmının biraz yukarısında, köyün üst kısmındaymış.Cumalıkızık'ta köy havası
Mavi Boncuk'u bulmak üzere iki merkezi sokaktan ayrıldık, arka sokaklara doğru yöneldik, işte o zaman köyün köylü ruhunu tam olarak hissettik. Çocuklar sokaklarda oynuyor, köylü kadınlar bahçeden topladıkları erzaklarla yanımızdan geçiyordu. Bir kasa çilekle yanımızda geçti biri, çileğin mis gibi kokusuna dayanamayıp satıyor musunuz diye sorduk. Yok satmıyoruz, kendimize topladık, çocuğa tadımlık verelim dediler. Nasıl şahane bir çilekti o, sanki şekere batırılmış gibi şekerli, mis kokulu... Tabii oğlum da çilekleri çok sevdi, bayıla bayıla hepsini yedi...Cumalıkızık Mavi Boncuk
Köyün üst kısmında yeşillikler içindeki Mavi Boncuk'u bulduk. Aslında mekan geleneksel Cumalıkızık atmosferinden biraz uzaktı ama doğa içinde kafa dinlemelik harika bir yerdi. Koca koca fındık ağaçları gölgesinde geniş bir bahçesi var, bizim gibi çocuklu ailelerin olmazsa olmazı güzel bir çocuk bahçesi de. Aynı zamanda Mavi Boncuk Cumalıkızık otellerinden biri.Biz İstanbul'dan kalkıp, Cumalıkızık'ı birkaç defa turlayıp mekana geldiğimizde herkes hala kahvaltı yapıyordu. Gözlemelerimizi ve ayranımızı söyledik. Ortamın tadını çıkarta çıkarta karnımızı doyurduk. Mis gibi hava, Uludağ'dan akıp gelen kaynak suyu...
Yemek sonrası yavaş yavaş dönüş için arabımıza yöneldik. Cumalıkızık, tarihi değerlerimizi koruyup, restore ettiğimizde herşeyin ne kadar güzel olabildiğini gösterdi bize. Keşke bu çalışmalar ve özen sırasını bekleyen daha yüzlerce yer için de yapılabilse...
Gezi Tarihi: Ağustos 2013