Önce kahvaltı için Büyükşehir Belediyesi'nin tesisi olan köşke gittik. Musiki eşliğinde açık büfe kahvaltı ettik. Açık büfeye göre çeşit kısıtlı kalite de biraz düşüktü ancak karnımızı doyuracak birşeyler bulabildik. Oğlum evden çıkmadan kahvaltısını etmişti. O yüzden yiyecekleri konusunda serbestti. Kendine oluşturduğu tabağı kuru kayısı, kuru üzüm, salatalık, kakaolu kek ve eklerden oluşuyordu. Bayıla bayıla da çoğunu yedi...
Güzel havayı bulmuş oğlum, dolaşırken uyudu. Korudaki ulu ağaçlar arasında mis gibi tertemiz havada bir güzel uyku çekti.
Koru içinde biraz dikçene güzel yürüyüş yolları var. Çocuk arabasında üç yaşında çocuk olunca biraz yorucu ama dolaşması çok keyifli.
Hatta dolaşırken yolun üzerinde sincap gördük. Biz iyice yaklaşana kadar hiç istifini bozmadı elindeki yemini kemirdi...
Yürüyüş sonrası hemen girişteki kır kahvesine ilerlerken oğlum uyandı. Bu yaştaki yavruların güzelliği sizden bir kelime kapıyorlar ve hiç ummadığınız bir zamanda söyleyiveriyorlar. Uyandığını gördüğüm oğlumun yanınında sessizce yürürken bir ses geldi: "Anne günaydın demek yok mu!" diye, babasıyla şaşakaldık...
Kır kahvesine oturduk, önce birer kahve sonra da semaverle çay ve oğluşa gözleme aldık. Hepsinin tadı yerindeydı. Akşam üzeri serinlemeye başlayan havada sıcacık semaver çayı çok iyi gitti...
Gezi Tarihi: Ocak 2013
İlgili Yazılarım: