Cide, up uzun sahilli şehir...
Bakacak tepesinden Cide'ye doğru baktığınızda eşsiz bir manzara ile karşılaşırsınız. Uçsuz bucaksız bir deniz, kalp şeklinde kıvrılarak giden bir sahil, sahilin hemen arkasında yem yeşil dağlar. Denizi temiz, havası tertemiz. Kaz dağları için oksijen deposu denir bilirsiniz, Cide ve çevresi bu geniş ormanlık alanı ile Kaz dağlarının hiç de gerisinde değildir bana kalırsa, doğa bakımından eksiği yok fazlası vardır...
Tüm bu güzelliklere rağmen Cide yerli turistler tarafından henüz keşfedilmemiş bir yer. Etrafta yerli halk, memleketini ziyaret edenler ve çok nadir yabancı turistler görüyorsunuz. Bazı insanlar bu tarz keşfedilmemiş yerlerin bozulmaması için bu şekilde kalmalarını isterler. Ama bana göre biraz daha turizm artıp ilçenin çehresi biraz daha turistik olsa daha bir güzel olur...
Cide'nin denizi tipik Karadeniz'dir. Bazen çarşaf gibi olduğu günler olsa da genelde dalgalıdır. Zaten buraya gelenler buna alışmış, dalgalı olunca daha eğlenceli oluyor diyorlar. Merkezdeki halk plajı ve denizi kum, diğer yerler çakıl. Biz dalgalı denizi pek sevmediğimizden, denizden yana şansımız pek gülmedi bu son gelişimize kadar.
Bu gelişimizde Gökçekale diye bir yer keşfettik, şahane. Gideros'tan Amasra yönünde birkaç kilometre ileride. Dik bir yamaçtan iniliyor. İniş biraz zorlu ama tüm uğraşa değiyor. Harika bir koy ile karşılaşıyorsunuz ağaçların arasından indiğinizde. Kum, yavaş yavaş derinleşen, ter temiz, dalgasız deniz.
Cide'nin merkezi sahilden biraz içeride. Aradığınız hemen her şeyi bulabiliyorsunuz küçük çarşısında. Kasabı, marketi, fırını, yöresel sarı yazma satan dükkanları, hepsi orada. Çarşı içindeki Mehtap'ta oturulup bir et yemeği yenilmesi bölgedeki fenomenlerdendir...
Doğası, denizi, insanı ile Rıfat Ilgaz'ın memleketi Cide çok güzel bir yerdir. Gidip görmek, denizinin dalgalarını dinlemek, güzel havasını içinize çekmek gerek...
İlgili yazılarım:
Gezi Tarihi: Ağustos 2012