Bir Bayram tatilinde üç dört günlüğüne gittik Koru Otel'e. Eşim, ben ve büyümüş karnımdaki oğluşumla birlikte. İlerlemiş hamileliğimde çok da uzaklara gitmeyelim, ama biraz da kafa dinleyelim düşüncesiyle Bolu'ya gitmeye karar verdik. Çevre gezileri yapar, bol bol da oksijen depolarız diyerek Koru Otel'e karar verdik.
Otel Bolu tüneli açılmadan bol bol tırmandığımız Bolu dağının tam tepesinde. Bolu çevresinde dolaşılacak birçok güzellik var. Hepsine yakın sayılabilecek mesafede. Biz tatilimiz boyunca Abant Gölü'ne, Bolu Gölcük Gölü'ne ve biraz zorlu ve maceralı bir yolculuk sonrası Yedigöller'e gittik.

Çevre gezileri sonrası otel lobisindeki sıcacık şömine yanındaki koltuklara gömülmek büyük bir keyifti. Dışarıda sonbahar yağmurları tıs tıs atıştırırken şöminenin çıtırtısını dinlemek harikaydı.
Otelin kendisi de adı üstünde bir koru içinde. Etrafında yürüyüş yolları var. Mis gibi temiz havada asırlık ağaçların arasında yürüdük. Küçük göletteki ördekleri izledik. Ağaçların altındaki salıncaklarda sallandık...
Bolu'daki Koru Otel'in bahçesinde Atatürk'ün fotoğraf çektirdiği ağaç Bolu'daki Koru Otel'in bahçesindeki ağaçlardan
Bolu'daki Koru Otel'in bahçesindeki gölette yüzen ördekler
Bolu'daki Koru Otel'in bahçesindeki etkileyici ağaç
Gelelim otele. Otelin en kötü yeri odasıydı. Bu kadar güzel bir yere o oda gerçekten yakışmıyordu. Odanın köşesindeki yapı marketlerde satılanlardan sunta dolabın sökülmüş yan bandı hala hafızamdadır. Özellikle Bayram dönemlerinde hiç de küçük meblağlar ödenmeyerek kalınan bu gibi yerler biraz daha özenli olmalı bana kalırsa...
Bolu'daki Koru Otel'de kahvaltı sofrasında Bolu'daki Koru Otel'de restoranda yemek yerken
Ancak oda dışında hemen her konuda memnun kaldık. Yemekleri hiç de fena değildi. Kahvaltıda bir sürü iyi seçenek vardı. Akşam yemeği de gayet iyiydi. Akşam yemeğinde canlı müzik vardı. Tabii müzisyenlerin önünde meydanı boş bulan çocuklar koşuşturmacada. Tıpkı benim oğlumun ileride yapacağı gibi...
Gezi Tarihi: Eylül 2009