Anadolu Hisarı'nda iskeleye gittik ve vapurumuzu beklemeye koyulduk. Yanımıza vapurdaki martılara atmak için ekmek almıştım. Ama iskelede o kadar çok güvercin vardı ki oğlum martılar yerine güvercinleri bir güzel besledi ve doyasıya eğlendi...
Kuştur kedidir öylesine dalmışız ki vapur daha doğrusu motor gelmiş kalkmak üzere son anda yetiştik. Şöyle dışarıya manzaralı bir yere kurulduk. Püfür püfür esen rüzgarda kıyıdaki yalıları, denizdeki dalgaları seyrede seyrede ilerledik.
Boğaz köprüsünün altından geçtik. Çocukluğumdan kalan alışkanlıkla köprünün altından geçerken dileğimi tuttum:).
Vapurun arkasına gidip dalgalanan bayrağı, köprüyü, boğazı seyrettik...
Vapur Kanlıca'da durdu.
Son yolcular da bindi ve doğrudan karşıya Emirgan iskelesine geçtik.
Ama bizim asıl istikametimiz belliydi: Emirgan korusu. Biraz yokuşlu bir yoldan çıktık koruya. Ağaçlık ve çimenliğe ulaştığımızda saldık kuzuyu çayıra. Bizimki yukarı aşağı koşuştururken park gördü. Haydi parka... Parktı toptu derken son vapur saati yaklaştı. Hızlı hızlı iskeleye döndük. Vapurumuza yetiştik.
Kısacık bir zamanda ne güzel şeyler yapmış olmanın mutluluğu geçtik karşıya. Güzel anlar hatıralar, akılda kalan bunlar...
Gezi Tarihi: Temmuz 2011
İlgili Yazılarım: