Her yıl bahar geldi mi Kaz Dağları aklımıza düşer! Çiçek kokulu mis gibi havası, kar sularının erimesiyle daha bir gür akan şelaleleri, dereleri, dolaşmaktan huzur bulduğum şirin köyleri... Bu bahar iki çocukla rotamızı Kuzey Ege'de Kazdağları ve Ayvalık'a doğru yönelttik ve yine güzelliklerine doyamadık...

Kaz Dağları nerede?

Kaz Dağları, Kuzey Ege'de Edremit Körfezi kuzeyinde, Biga yarımadasının içine doğru uzanır. Kazdağları denilince, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesi ile Balıkesir'in Edremit ilçesi arasındaki geniş yer anlaşılıyor. Koruma altındaki Kazdağı Milli Parkı ise, Balıkesir'e bağlı Altınoluk ile Edremit arasında olup; Güre, Akçay ve Zeytinli'nin kuzeyinde yer alıyor.

Kaz dağlarının en yüksek noktası 1774 metre yükseklikteki Karataş Tepesi. Efsanelere konu olmuş Sarıkız Tepesi de yine Kazdağı Milli parkı sınırları içinde 1726 metre yükseklikte. Kazdağı Milli Parkı'na Edremit'in Zeytinli beldesi üzerinden gidiliyor.

Genel olarak Kaz Dağları, Alp Dağları'ndan sonra oksijen yoğunluğu bakımından dünyanın en temiz ikinci havasına sahip yer olarak biliniyor. Ayrıca, Kazdağı (İda dağı) dünyada mitoloji ve efsaneler dağı olarak tanınıyor. Yunan efsanesi İlyada, Sarıkız efsanesi ve Hasan ile Emine'nin aşkının anlatıldığı Hasan Boğuldu efsanesi Kaz Dağı'nda geçiyor.

Kaz Dağları'na nasıl gidilir?

Kaz dağlarının bulunduğu Küçükkuyu, Altınoluk bölgesine giden yollar günümüzde gayet düzgün. Milli park, Ankara'ya 625 km, İstanbul'a 445 km, İzmir'e 200 km, Balıkesir'e 95 km uzaklıkta. Beldelerden, Yeşilyurt, Adatepe, Çamlıbel, Tahtakuşlar gibi irili ufaklı köylere giden yollar da asfalt ve düzgün.

Kazdağları Gezilecek Yerler

Bizler Kaz Dağları bölgesini gezmeye en batıdan, Yeşilyurt köyünden başladık. Doğu'ya doğru geze geze belli başlı görülecek yerlerin hepsini ziyaret ettik.

Yeşilyurt Köyü

Küçükkuyu'ya 4 km mesafedeki Yeşilyurt köyü, taş evleri, huzur dolu taş sokakları ile insanı bambaşka bir atmosfere götürmekte. Çevresi çam ve zeytin ağaçları ile çevrili, karşısında mis gibi Ege denizi... Sanırım bundan yirmi yıl kadar önce köy popüler olmaya başladı ve o gün bugündür bambaşka bir kimlik kazandı. Günümüzde, hemen tüm taş evlerin restore edildiği, ama maalesef köyde oturanlar arasında yerli halkın çok fazla kalmadığı, güzel bir turistik köy görünümünde.
Yeşilyurt köyü tatilimiz

Adatepe Köyü

Yine Küçükkuyu'ya 4 km mesafedeki bir tepede yer alan Adatepe köyünün, mavi pencereli taş evlerini, taş sokaklarının süslediği müthiş manzarasını gördüğümde bayıldım! Kulağımda kuş sesleri, kuzu melemeleri, mis gibi bahar havası, köy çevresinde zeytin ve çam ağaçları... Adatepe köyü, Yeşilyurt'a göre köy atmosferinin biraz daha hissedilebildiği bir yer. Yine de köyün büyük bölümü elden geçirilmiş, restore edilmiş ve köyün güzelliği daha bir ortaya çıkmış...
Adatepe köyü ve Zeus Altarı gezimiz

Zeus Altarı

Zeus Altarı, Adatepe köyünün girişinde yer alıyor. Orman içinden giden yaklaşık bir km'lik bir yürüyüşle altara ulaşılıyor. Zeus Altarı, bir tepenin üstündeki büyükçe bir kaya. Kayanın üstüne çıkılabiliyor ve tepede karşılaşılan Edremit'ten Assos'a kadar uzanan deniz manzarası ile insanı büyülüyor... Zeus Altarı'na giriş ücretsiz.


Adatepe Zeytinyağı Müzesi

Küçükkuyu içinde, hemen yol kenarında yer alan Adatepe Zeytinyağı müzesi, zeytin diyarında kısacık mola verip geleneksel zeytinyağının nasıl çıkartırıldığına şahit olmak açısından çok güzel bir yer. Birkaç yıl öncesine kadar buranın, zeytinyağı üretiminde bilfiil kullanıldığını öğrenmek de ayrıca ilginç... Zeytinyağı müzesine giriş ücretsiz.

Mıhlı Çayı

Küçükkuyu'dan Altınoluk yönüne doğru devam ettik. Çannakkale sınırından Balıkesir'e geçmeden ziyaret edilecek bir yerimiz daha vardı: buz gibi sulu derenin üzerinde taş köprüsü olan Mıhlı Çayı. Ana yoldan sapıp Mıhlı şelalesi 1 km gösteren tabelalardan saptık ve çok kötü yollardan gidip Kaz Dağları'ndaki derin bir kanyondan akıp gelen ve yer yer minik şelaleler oluşturan Mıhlı çayını bulduk.

Doğanın göbeğindeki bu çayı, hele hele yukarıdan, kanyonu yararcasına gelen yolunu görmek müthiş. Şelalenin bulunduğu yerde özel bir tesis var ve çay yanına gitmek için 20 TL masa parası alınıyor. Kar suları ile çay suyu yükseldiği ve araba yollarını kapladığı için daha alt bölgede yer alan taş köprü ve değirmenin bulunduğu alana ulaşamadık.

Tahtakuşlar Etnoğrafya Müzesi

Akçay'a 5 km mesafedeki Tahtakuşlar köyünde bulunan Tahtakuşlar Müzesi, 1991 yılında açıldığında Türkiye'deki ilk özel etnoğrafya müzesiymiş. Müzede, Orta Asya'dan Türkiye'ye göç eden Konar Göçer Türk boylarının ilginç kültürleri hakkında objeler sergileniyor. Ayrıca, eski adı İda Dağı olan Kaz Dağları etrafındaki hayvanlar, bitkiler ve efsaneler ilgili birçok ipuçları içeriyor. Her tarafında bir sürü farklı obje sergilenen müze daha geniş alana taşınsa üç tane daha müze çıkacak nitelikte. Aralarında Ege sahillerinde bulunmuş olan 360 kg'lık deniz kaplumbağası da bulunan mumyalanmış hayvanlar ve ilginç bitkilerden yapılan kolyeler bizim özellikle dikkatimizi çekti. Müzeye giriş 4 TL.

Kaz Dağları Köyleri

Kaz Dağları'nda dolaşırken ana yollardan gitmek yerine, uçsuz bucaksız zeytin ağaçları ile çevrili ara yolları kullanmak çok keyifli. Kaz Dağları eteklerinde, bazıları daha turistik, bazıları ise gözlerden uzak kalmış tam yedi tane köy ve küçük belde gezdik. Çamlıbel, Tahtakuşlar, Güre köy içi, Kızılkeçili, Zeytinli... Ziyaret ettiğimiz her köy ayrı bir tat bıraktı bizde; hoşsohbet amcalar, "oğlum sen bu çirkin kızı nereden buldun" diyen tatlı teyzeler ile karşılaştık.

Kazdağı Milli Parkı ve Sarıkız Tepesi

Edremit'e bağlı Zeytinli içinde Kazdağı Milli Parkı tanıtım ofisi bulunuyor. Zeytinli içinden devam edildiğinde yol ikiye ayrılıyor. Soldan Hasan Boğuldu yönüne, sağdan ise Kazdağı Milli Parkı'na gidiliyor.

Koruma altındaki milli parka rehbersiz ve kılavuzsuz girilemiyor. Kazdağı Milli Parkı giriş ücreti otomobil için 15 TL, rehber ücretleri 50-110 TL. Rehber eşliğinde, milli parktaki endemik bitkiler görülüp, en tepeye 1726 metre yükseklikteki efsanelere konu olmuş Sarıkız Tepesi'ne kadar çıkılabiliyor. Bizler, iki küçük çocukla dağ tepelerine çıkmayı tercih etmedik ve yol ayırımından sola doğru sapıp Kaz Dağları milli parkının özetinin görülebileceği Hasan Boğuldu'ya doğru yöneldik.

Sutüven Şelalesi

Zeytinli'den sonra 4 km düzgün asfalt yollardan devam edildiğinde Sutüven şelalesi ve Hasan Boğuldu göletinin bulunduğu Kazdağı milli park sınırlarına ulaşılıyor. Milli parka araba giriş ücreti 15 TL. Girişin hemen yakınında Sütüven şelalesi bulunuyor. Bahar aylarında eriyen kar suları ile şelale suları iyice coşmuş, tüm gücüyle akıyordu. Yaz aylarında ise şelalenin döküldüğü yerden buz gibi suda yüzmek de mümkün.

Hasan Boğuldu

Sutüven şelalesinin de üzerinde bulunduğu billur sulu Kızılkeçili çayının kenarından kuzeye Hasan Boğuldu'ya doğru yürüdük. Daha önceki gelişimizde dere kıyısından giden yoldan giderken çok zorlanmıştık. Bu sefer biraz olsun düzeltilmiş olan yollarda büyük oğlumla yürürken çok eğlendik ve kısa bir yolculuk sonrası çayın küçük bir gölet oluşturduğu Hasan Boğuldu'yu bulduk. Hasan Boğuldu'da çayın rengi, berraklığı, etrafı saran doğa nefis!
Hasan Boğuldu ve Sutüven Şelalesi gezimiz

Kazdağları Otelleri

Kaz Dağları çevresinde konaklamak için büyük otel, butik otel, bungalov birçok seçenek mevcut. Bizler bu tatilimizde Kaz Dağları dibindeki termal cenneti Güre'de Ramada Kazdağları Termal Otel ve SPA'da konakladık. Zeytin ağaçları ile süslü kuşların uçuştuğu geniş bahçesinden, yarım pansiyon konakladığımız otelin yemeklerinden ve butik otel havasındaki atmosferinden çok memnun kaldık ve çocuklarla çok rahat ettik.


Gezi Tarihi: Nisan 2016