Aylardan Mayıs, havalar ısındı, etraf yeşerdi, tam Polonezköy zamanı. Şöyle mangal da yakalım, doğada güzel bir gün geçirelim dedik. Polonezköy'deki bir sürü yer arasında biz yine Stella'ya gitmeye karar verdik...

Stella, Polonezköy'deki en popüler yerlerden. Kuruluşu ta 1967'lere dayanıyor. Polonezköy Tabiat Parkı'nın bulunduğu vadiye karşı çok geniş bir alana kurulu. Meyve ağaçları ile bezeli bir bahçe, bir sürü piknik masası, çardaklar, hamaklar, yeşil alanlar tam doğanın tadının çıkarılacağı bir ortam...
Normalde hafta sonları Polonezköy'e gelindiğinde araba park edecek yer bulmak oldukça sıkıntılı, ancak Stella'ya gidildiğinde böyle bir problem yaşanmıyor çünkü çok geniş bir otoparkı mevcut. Kalabalık bir günde gittiğimiz halde kolayca oturacak güzel bir masa da bulabildik. Bizler masamıza kurulduk, oğlum da hamağına. Kalabalık olmasına rağmen alan geniş olduğundan dip dibe masalar durumu yok. Hatta bu geniş alan sayesinde açık hava doğum günü partileri için de sıklıkla tercih ediliyor Stella. Yeşil araziye herkes rahat rahat yayılıyor. Mangalın kömürü de önceden yakılmış getirildiğinden çok fazla duman altı da olunmuyor...
Yerleştikten sonra etleri almak üzere mutfak kısmına geçtik. Stella'da yiyecek ve malzeme tedariği tamamen self servis. Etlerinizi, içeceklerinizi, diğer mangallık malzemelerinizi ve kişi başı ücretinizi ödüyorsunuz. Sonra da mutfak kısmına geçip ekmeğinizi kesiyor; tabağınızı, bardağınızı, masa örtünüzü, maşanızı ve daha piknikte lazım olacak hemen her şeyin bulunduğu bölümden alıyor ve kendiniz masanıza götürüyorsunuz.
Malzemelerimizi aldık, masamıza döndük, hemen mangalcı geldi mangal lazım mı diye. Anlaşılan daha önceki yıllarda var olan eleman sıkıntısı giderilmiş, iyi bir hizmet noktasına gelinmişti.
Etlerimizi, tavuklarımızı mangalımızda pişirdik. Stella'nın ünlü böreğinden de aldık. Mis gibi havada bir güzel karnımızı doyurduk. Üstüne de mevsim meyvelerinden çilek ve erik, nefis...
Karınlar doydu, sıra geldi etrafta dolaşmaya, yeşil çimenlerde koşuşmaya.
Oğlum önce futbol konusunda hünerlerini gösterdi. Sonra voleybol, sonra da hızını alamadı güreşe kadar geçti... Ahşap rüzgar değirmeninin içinde yer alan langırt da denendi, eğlenceli çocuk parkında ördekli dönme dolap ve raylı kaykay da...
Kayısı ve kirazların çiçeklerini döküp meyveye döndüğü bahçede bol bol dolaştık. Kirazları ile ünlü Polonezköy'e bir de kiraz zamanında gelmeli diye düşündük...
yeşillikler içindeki piknik masaları, Stella Polonezköy
dallardaki yeşil kayısılar, Stella Polonezköy dallardaki yeşil kirazlar, Stella Polonezköy

Polonezköy Tabiat Parkı

Bu sefer Stella'nın alt yamaçlarında bulunan ormanlık alana da bir gidelim bakalım dedik. Orman yolu tabelalarını takip ederek Stella'nın otoparkının alt tarafından da girişi olan Polonezköy Tabiat Parkı'na ulaştık.

Ormanlık alana adımımızı atar atmaz bir anda mangallı, piknikli ortamdan bambaşka bir ortamda bulduk kendimizi. Sanki Yüzüklerin Efendisi'nde bir orman sahnesindeymişiz gibi ulu ağaçlarla dolu loş, mistik, mis gibi bir ortam...
Orman yolundan ormanın derinliklerine doğru ilerledik.
ormanın derinliklerine doğru yürürken, Polonezköy Tabiat Parkı
Tertemiz havayı ciğerlerimize çeke çeke daha önce oğlum küçükken köy içindeki Tabiat Parkı girişinden girip oğlumun korkması sebebiyle daha fazla ilerleyemediğimiz köprünün yanına geldik. Tabii iki yıl önceki oğlum artık büyümüş, köprü üstünde He-Man pozları veriyordu...

Köprü yanındaki Polonezköy 20 dakika tabelaları yanından geçtik, Polonezköy Tabiat Parkı'nın köy içindeki ana girişine doğru yokuş yukarı yürümeye devam ettik. Kayın ağaçlarının süslediği çok güzel yollardan geçip park girişini bulduk ve yaklaşık bir saatlik doğa içinde keyifli bir yürüyüş sonrası turumuzu tamamladık ve tekrar Stella'ya döndük...
Stella'da çok keyifli bir gün geçirdik. Doğanın, baharın, açık havanın tadını doyasıya çıkarttık, İstanbul'un yanı başında böylesi tabiat harikaları olduğu için bir kez daha şükrettik...

Gezi Tarihi: Mayıs 2014