2000 yılında Milli Park ilan edilen Küre Dağları pek az kişinin bildiği birçok doğal güzellik barındırıyor. Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilıca Şelalesi, Çatak Kanyonu, Aydos Kanyonu ve daha niceleri... Tabii bu güzelliklerin her biri zorlu coğrafyanın gizli köşelerinde olduklarından bunlara çevreyi iyi bilen rehberlerle ulaşılabiliyor ancak. Biz bireysel olarak arabayla hangisine gidebiliriz diye araştırdığımızda köy yollarıyla yanına kadar gidilebilen Malyas Kanyonu ile karşılaştık.


Kastamonu ve Cide'ye kadar gelmişken şehrin hemen arkasında yükselen Küre Dağları'nın güzelliklerini de görmek istiyorduk. Biraz araştırdıktan sonra bu bölgede Türkiye'nin en yoğun ayı popülasyonunun olduğu, ormanlarda kalabalık gruplar halinde yürünmesi ve ayıların yaklaşmasını önlemek için yüksek sesler çıkarılması gerektiği tavsiyeleri ile karşılaştık. İyi hoş da dağda ayı ile karşılaşmak, isteyebileceğimiz en son şey olduğundan daha az heyecanlı nerelere gidebiliriz diye bakındık.


Cide girişindeki tabeladan etrafta ne kadar çok doğal güzellik olduğu anlaşılıyordu. Biraz sorşturduktan sonra yanına kadar araba ile gidilebilen Malyas Kanyonu'na gitmek için yola koyulduk. Arabayla gidilebiliyor ancak yol Küre Dağları'ndaki tüm köy yollarındaki gibi toprak ve taştı.


Yemyeşil ormanlar arasında serpiştirilmiş tek tük evlerden oluşan köylerden, çay kenarlarından, orman dibinden geçen inişli çıkışlı bir yoldan gidip Gökçeler köyü tabelalarını takip ederek Malyas Kanyonu'na ulaştık.


Kanyon, dağın içine doğru uzanıp giden bir taş yarığı ve dibinden akan çay şeklindeydi. Bizden önce gelmiş birkaç araba çay kenarındaki piknik masalarına yerleşmiş. Kimisi piknik hazırlıkları yapmakta, kimisi çayda yüzmekte, kimisi ise en derin yeri bacak, bel boyu olan çay boyunca yürüyüp kanyon derinliklerine doğru ilerlemekteydi.

Biz önce yeni yapılmış köprü üzerine çıkıp kanyonun, bir zamanlar araba da geçtiği söylenen eski köprünün, çayın resmini çektik.



Daha sonra kanyon içine doğru yürüyenlere imrenip önce çay kenarından ilerlenebilecek bir yol aradık ama bulamadık. Çay kenarında yürürken kurumuş toprakta, etrafta dolaşan hayvanlar konusunda fikir verebilen izler gördük.

Malyas Kanyonu kenarındaki ormanlık yol Malyas Kanyonu kenarındaki hayvan ayak izleri

Baktık olmayacak çıkardık ayakkabıları başladık çay boyunca yürümeye. Ancak küçüklü büyüklü yosunlu taşlarla kaplı çay zeminininde çıplak ayakla ilerlemek ne mümkün. En sonunda ayakkabılarımızı feda edip ilerledik kanyona doğru. Kıyafetlerimizin kuru kalabileceği en son noktaya kadar gittik. Ancak buralara gelinirken yedek ayakkabı ve mayo getirilmesi gerektiğini de zihnimize kaydettik.

Malyas Kanyonu boyunca yürürken Malyas Kanyonu boyunca yürürken

Mis gibi doğanın ortasında, derin bir taş yarığı kanyonda çay boyunca tek tük balık arasında yürümek farklı bir tecrübe oldu bizim için. Ciğerlerimizi tertemiz hava ile doldurup ortamın keyfini iyice çıkarıp dönüş yoluna doğru yöneldik.



Gelirken Cide - Gökçeler Köyü yolundan gelmiştik. Dönüşte turumuzu tamamlayıp Loç üzerinden dönmek istedik. Yine yer yer köyler arsından geçen, dağ kenarından giden ancak geliş yoluna göre oldukça zorlayıcı bir yoldan sonra Küre Dağları'nın Loç girişinden geçtik ve ana yola ulaştık. Malyas Kanyonu ziyaretimizle de Küre Dağları güzelliklerinden ufak bir özet görebilmiş olduk.



İlgili yazılarım:

Gezi Tarihi: Temmuz 2013