Poyrazlar Gölü, etrafı yeşil tepeler, ormanlarla çevrili, Sakarya'ya altı km uzaklıkta büyükçe bir göl. Milli parklar kapsamındaki göl doğa içinde bir gün geçirmek isteyenler için biçilmiş kaftan...


Sakarya'nın doğal güzellikleri keşif turumuzun son durağı Poyrazlar Gölü'ydü. Gitmeden önce araştırmış, göl çevresinin güzel bir mesire alanı olduğunu öğrenmiştim. Ama tam olarak neyle karşılaşacağımı merak ediyordum. Bolu Gölcük Gölü gibi etrafı derli toplu butik küçük bir göl mü, yoksa Abant Gölü gibi uçsuz bucaksız, geniş alana yayılmış, etrafında yürürken yürü yürü bitmeyen büyükçe bir göl mü?


Vardığımızda gördük ki Poyrazlar Gölü de neredeyse Abant Gölü büyüklüğünde. Etrafında Abant Gölü'nde olduğu gibi tam tur atılacak bir yol yok ama bir kıyısı boyunca ve ormanlar içinden yürünebilecek veya araba ile dolaşılabilecek bir sürü yol var.


Poyrazlar Gölü'ne ulaşmak için pek çok gölde olduğu gibi dağ tepe çıkmaya gerek yok. Sakarya'nın hemen ilerisinde, düzlük, düzgün yollardan ulaşabiliyorsunuz göle. Milli parklar kapsamında olduğu için girişte ücretinizi ödeyip atıyorsunuz kendinizi kırlara. Zaten Sakarya halkının ve yöredeki diğer merkezlerden gelen insanların mangal yakıp doğada güzel bir gün geçirmek için tercih ettikleri bir yer Poyrazlar Gölü.


Biz giriş kapısından girip önce orman içinden giden yoldan gölün karşı kıyısına doğru yöneldik. Orman yolundan çıkıp göl boyunca ilerledik. Etrafta piknik yapılacak bir sürü ahşap masa vardı ancak bir Cumartesi günü gittiğimizden etraf hınca hınç doluydu. Tabii bu kadar çok insanın yaktığı mangalın dumanı etraftaki doğal güzelliklerin önüne geçiyordu.


Gölün diğer ucundaki ikinci giriş kapısına kadar gittik. Yer yer durup resim çektik. Etrafta bisiklet kiralayıp dolaşan insanlar, karşı kıyıdaki girişin yanındaki lunaparkta sallanan gondol, göl kıyısına gelmiş resim çektiren gelin ve damat... O kadar renkli bir yerdi Poyrazlar...



Arabamızı park edip göl kıyısında düzlük bir alan bulduk. Poyrazların bir başka güzelliği orman içindeki ağaçlar arasındaki masalar haricinde düzlük yerde de oturulabilecek bir sürü masası var. Bu da çocuklu, özellikle küçük çocukluların düzlükte rahat rahat oynaması için tabii bulunmaz fırsat.

Biz mangal yakma niyetiyle gelmediğimizden yanımızda getirdiğimiz birkaç meyvayı ve poğaçayı yedikten sonra başladık göl kıyısında oynamaya. Önce biraz top attık sonra uzun süre oğlumun sayıkladığı uçurtmasını uçurmaya çalıştık. Ancak oğlum uçurtmayı uçurtmadan çok kuyruğuna taş koyup uçmasını engelleme oyununu sevdi ve çok eğlendi :).


Oyun sonrası göl kıyısında yürüdük. Gün batımına yakın sazlıklar, ördekler yanında dolaştık.


Bir kahve içecek bir yer bulabilsek dedik ama bulamadık. Poyrazlar'a geleceklere tavsiye gelmeden gerekli şeylerin hepsini yanlarında getirmelerinde yarar var. Göl kenarında açık olan ufak bir büfe gördük sadece. Girişte ve biraz ileride iki tesis daha vardı ama onlar çalışır durumda değildi biz gittiğimizde.


Göl kenarında keyifli bir yürüyüş sonrası güneş yavaş yavaş batmak üzere ufkuna yöneldi. Bizim de doğa içinde keyifle bir gün sonrası evimize dönme zamanımız geldi...

Gezi Tarihi: Nisan 2013


İlgili Yazılar: