Eski Datça, taş sokakları, taş evleri ile süslü minik bir mahalle aslında. Ancak öylesine kişilikli, öylesine güzel ki ruhunuzun derinliklerine işliyor hemen. İnsanın orada uzun uzun vakit geçiresi, hatta bir ömür geçiresi hissi uyandırıyor...
Eski Datça sokakları
Eski Datça, hep deniz kenarında olmasına alıştığımız bu tarz tarihi muhitlerin aksine şehrin arka taraflarında denize biraz uzakta. Sıcak bir tatil günü uğradık bu Eski Datça'ya. Arabamızı park edip taş sokaklarında, sıra sıra tezgahların arasında dolaşmaya koyulduk. Yıllar önceki ziyaretimize göre daha derli toplu ve daha da turistik bulduk muhiti. Özellikle merkezinde hemen her bir ev bir cafeye, restoran, otel veya atölyeye dönüşmüş. Turistik olmuş ama çehresi değişmemiş, aksine daha bir güzelleşmiş...
Eski Datça sokakları
Sokaklarda dolaşırken karnımız zil çalınca daha önceden araştırdığımızda bademli köftesinin pek bir methedildiği Datça Sofrası'na yöneldik.
Restoranın bahçesinde asma altına kurulduk. Eh, Datça'da yöresel tat olarak ne yenir: tabii ki badem. Bol bol bademli tatlar denedik.
Çağla kavurması çok orijinal ve lezzetliydi. Taze taze bademlerin kullanıldığı köftesi güzeldi ve bunların üstüne yediğimiz bademli damla sakızlı muhallebi lezizdi.
Eski Datça'daki Datça Sofrası'ndaki Çağla Kavurması Eski Datça'daki Datça Sofrası'ndaki Bademli Köfte
Yediğimiz güzel yemekle Datça'da olduğumuzu bir kez daha hissettik. Sıcak ve samimi ortamıyla Datça Sofrası'nı çok beğendik.
Yemek sonrası Eski Datça soklarında dolaşmaya koyulduk. Zaten iki üç sokaktan oluşan merkezinde gezindik.
Eski Datça sokaklarında Eski Datça sokaklarında gezinirken
Arka sokaklara geçtik Can Yücel'in evini bulduk. Kapıları kapalı olan evin bahçesinden müzik sesi geliyordu.
Eski Datça'daki Can Yücel'in evinin kapısı Eski Datça'daki Can Yücel'in evi
Eski Datça'daki Can Yücel'in evi
Datça sevdalısı olan ünlü şairin gözünden etrafa bakındım. Etraftaki yüksek dağlar, güzel taş sokaklar, Akdeniz ve Ege kesişimindeki bakir topraklar. Huzur verici, samimi ortam. İnsanın içindeki en saf duyguları uyandıran, tüm çirkinliklerden, kargaşadan sıyrılıp buralara kaçma isteği yaratan. Eh zaten: "Yerin çektiği kadar ağırsın / Kanatların çırpındığı kadar hafif / Kalbinin attığı kadar canlısın / ... İşte budur hayat! / Budur yaşamak..." Can Yücel

Gezi Tarihi: Ağustos 2013