Uzun süredir şöyle ağaçlar, yeşillikler arasında güzel bir haftasonu geçirme hayalim var. Eşimle ben ılık belki hafif serin havada çayımızı yudumlarken oğlum da karşımızda çimenlerin üzerinde koşup oynayacak. Düzlük bir alan olacak iki yaşındaki ufaklık için tehlikeli havuzdur deredir gibi şeyler olmayacak...

Ağva'da bu saydıklarımın hepsi olmasa da birkaçını bulabileceğimi umdum ve bir Aralık günü yola koyulduk. Ağva'daki iyi konaklama tesislerinin çoğunda hafta sonu ancak iki günlük paket şeklinde kalmak mümkün olduğundan biz de bari bir Pazar günübirlik gidelim, kahvaltı edelim dedik. Gidilecek mesafe o kadar uzun olunca da (İstanbul Ağva arası yaklaşık iki saat sürüyor) çıkmadan evde bir şeyler atıştırdık sonra kahvaltı etmek üzere yola koyulduk. Greenline otel ve kahvaltısı hakkında bayağı güzel şeyler okumuştum, dolayısıyla Ağva'ya varınca orayı denemeye karar verdik.

Ağva'ya nasıl gidilir?

İstanbul'dan Ağva'ya ulaşmak için farklı yollar mevcut. Öncelikle Şile'ye ulaşılması gerekiyor. Şile çıkışından sonra ise Ağva'ya ya bir sürü köyden geçen sahil yolundan, ya da bol virajlı ama yer yer yeşil ağaçların tünel oluşturduğu, nefis görüntüler sunan orman yolundan gidilebilinir. Biz daha önce her iki yolu denedik ve biraz daha kısa olan (ama bol virajlarından dolayı biraz yorucu olan) orman yolunu kullanmaya başladık.

Uzunca bir yolculuk sonrası Ağva'ya ulaştık. Ağva'ya her gelişimde dediğim gibi ne kadar da uzakmış Ağva... Git git bitmiyor gerçekten yolculuk... Doğrudan Greenline otele gittik.

Greenline Otel'de kahvaltı

Dışarıda güneş olsa da hava oldukça serindi. Greenline yemek salonun ortasında şöminesini yakmış ve içeriyi ısıtmıştı. Otelin ortamı atmosferi tam sevgililer için bir kaçamak noktası. Çocukla haftasonu gelsek burda iki gün boyunca ne yapardık diye düşündük ama sevdiceğinizle geldiğinizde nehir kenarında saatlerce oturur çaylarınızı, kahvelerinizi, içkilerinizi yudumlar oldukça güzel vakit geçirirsiniz...

Greenline'daki kahvaltıyı, kahvaltıyı servis eden abileri, herşeyi çok beğendik. Bir defa kaliteli malzemeler kullanmaya gayret etmişlerdi. Çok olsun ucuz olsun hatasına düşmeyip öz ama kaliteli yiyecekler vardı. Beyaz peyniri gerçekten güzeldi, sigara börekleri ve ıspanaklı, sebzeli börekleri de... Oğlumu portakal suyu, sigara böreği ve biraz menemenle bir güzel doyurdum. Abisi daha börek ister misin dediğinde bizimki de evet deyince bir tabak daha böreği götürdüler baba oğul...

Not: Daha sonraki yıllarda yolumuz tekrar Ağva'dan geçtiğinde tekrar Greenline Otel'in restoranında bir şeyler yiyelim dedik ama tesis girişinde kocaman "Tesisimiz 12 yaşından büyük çocuklara açıktır" yazısı ile karşılaştık.

Çaylarımızı içip etrafta dolaşmaya başladık. Bahçesi oldukça genişti tesisin, çocukların rahatlıkla koşuşturabileceği kadar ama bizimki nehir kenarına gidip ordaki koltuklarda oturup bilimum güneşlenme terası merdivenlerine tırmanıp inmeyi daha eğlenceli buldu.
Bahçenin ve nehir kenarının biraz tadını çıkardıktan sonra denize doğru yola koyulduk.

Ağva merkez gezimiz

Sahile indiğimizde her zamanki gibi deniz fenerine doğru yürüyelim dedim ama artık karar organımız değişmiş ve oğlum olmuştu. Oğlum kumlar üzerinde deniz boyunca yürümeyi daha uygun gördü... Deniz boyunca yürüdük. Balık tutan amcayı, dalgaları izledik. Sahilin arkasındaki sokak aralarına daldık, biraz dolaştık...
Ağva yerleşim merkezi ile sahilin dip dibe olduğu bir yer. Normalde kasabanın çarşısından sahiline ulaşmak için bir müddet yürümek gerek ama burada çarşıdan iki adım ilerisi deniz. Balıkçılara bir göz attık, İstanbul'dan çok farklı balıklar göremedik. Geçmiş yıllarda buraya geldiğimizde İstanbul'a göre oldukça uygun kalkan almıştık tam da mevsiminde ama bir daha da öyle bir fırsat yakalayamadık. Oğluşum da iyice yorulunca arabaya döndük ve geri dönüş için yola koyulduk.
Gezi Tarihi: Aralık 2011